En son konular
KOCANIN HANIMINA KARŞI GÖREVLERİ
Kur'an ve Sünnet Işığında Müslüman Hanımlara Özel İslami Forum :: İSLAMİ KONULAR :: Evlilik ile İlgili Konular :: Erkegin Karısına Karşı Görevleri
1 sayfadaki 1 sayfası
KOCANIN HANIMINA KARŞI GÖREVLERİ
Dinimizde Kocanın Karısına Karşı Görevleri Nelerdir
İslâm, insan neslinin birbirine karşı pek çok vazife ve haklarının
olduğunu beyan etmiştir Bu haklardan birisi de kadının kocasındaki
haklarıdır
Kadının hakları veya diğer bir deyimle "Kocanın karısına karşı olan vazifelerini," şöylece sıralayabiliriz :
a) Erkek, Ev Reisî olması hasebiyle karısının yiyeceğini, içeceğini,
giyeceğini ve evin bütün ihtiyaçlarını temin etmesi üzerine vaciptir
Kur'an'ı Kerimde şöyle buyurulmuştur :
"Onların Çocukların anaları olan zevcelerin) mâruf şekilde yiyeceği'
içeceği, çocuk kendisinin olan (Babaya - Kocaya) âittir" (Bakara suresi,
223)
Diğer ayeti kerimede :
(Hâli, vakti) geniş olan, nafakayı genişliğine göre versin, Rızkı
kendisine daraltılmış bulunan (fakir) de nafakası Allah (CC) 'ın ona
verdiğinden (O miktara göre) versin Allah (CC) hiç bir nefse, ona
verdiğinden başkasını yüklemez Allah (CC) güçlüğün arkasından (Dünyada
da âhirette de) Kolaylık ihsan eder" (Talak suresi, 7)
Rasullüllâh (SAV) Efendimizde mealen şöyle buyuruyor:
"Sizin üzerinizde onların (Karılarınızın) mâruf şekilde (örfü âdet
gereğince ve doğru şekilde) yiyecek ve giyecek hakları vardır" (Müslim)
Karısının hakkında soran bir kimseye Rasûlü Ekrem (SAV) efendimiz şu mealdeki Hadis'i şerif ile cevap veriyor :
"Kendin Yediğin zaman ona yedirmen ve giydiğin zaman onu da giydirmendir" (Ahmed Bin Hanbel, ebu Davud Nesai)
Nafakası ile mükellef olduğu, çocukları, ana ve babası gibi kimseleri
ihmal edenin kötülüğüne Rasûlüllah (SAV) efendimiz şöyle açıklıyor :
"Nafakasını verdiği kimseyi ihmal etmesi, kişiye günah cihetinden kâfidir " (Nesai)
b) Erkek, Hak teâla tarafından kendisine lütfedilen karısı bir emâneti
îlâhi olması hasebiyle her türlü tecavüzden ve tehlikeden hem cismini
hem malını ve hem nâmusunu koruması farzdır Bu husus pek çok şer'i
hükümlerle beyan edilmiştir
Kur'an'ı Kerimin bir âyetinde şöyle buyruluyor : "Ey îman edenler!
Gerek kendinizi, gerek âilenizi öyle bir ateşten koruyunuz ki, onun
(Ateşin) yakacağı insanla (kâfirlerle) taştır" (Talak Suresi, 6)
Karısını başkasının tecavüzünden koruyan ve karısı hakkında son derece
hassas ve kıskanç olan gerçek müminden bir misal nakletmek çok yerinde
olacak,
"Ebu Hüreyre (RA) den mervi Sahâbe-i kiramın büyüklerinden Sâd Bin Ubbâde (RA), yâ Rasûlullah (SAV):
"Eğer ben âilemle beraber (yalnız başına) bir erkeği bulsam, o erkeğe
dokunmayıp dört şâhit gelip şahâdet edinceye kadar dokunmayacak mıyım? -
Rasûlüllah (SAV) evet dedi
- (Sâd RA) hayır dedi ve seni hem Peygamber olarak gönderen Allah'u
teâlâya yemin ederim ki, eğer ben bu vaziyette, olsam, dört şahidin
şahâdetinden evvel hemen onun işini kılıçla bitiririm!,
- Bunun üzerine Peygamber (SAV) efendimizin dediği söze kulak verin,
şüphesiz o (Sâd bin ubbâde RA) çok kıskançtır Ben ise ondan daha
kıskancım Allah'u teala benden daha kıskançtır
Bu son cümleler Buhari şerifte şöyledir : - Siz Sâdın gayretinden (kıskançlığından) taaccüp mü ediyorsunuz?
- Vallahi ben ondan daha kıskancımdır Allah'u teala benden daha
kıskançtır Hiç bir fert Allah'tan (CC) daha fazla kıskanç değildir Bu
sebepten dolayı Allah'u teala kötülüklerin açığını da kapalısını da
haram kılmıştır"
Bu kıssada beyan edilen hüküm gerçek müslüman erkeğin âilesini nasıl korunduğunu beyan etmektedir
Erkek olan kimselerin, karılarını böyle korudukları gibi kadınlarında
kocalarını yabancı kadınla beraber olmasından koruması lâzımdır
Karısını kıskanmayan erkeğe "deyyus" dendiği gibi, erkeğini haram yola sapmaktan kıskanmayan kadına da "deyyuse" denir
Rasûlüllah (SAV) efendimiz bir hadis'i şeriflerinde mealen şöyle buyuruyorlar :
"Allah'u teale deyyus olan erkeğe ve deyyuse olan kadına lânet etsin" (Bustanularifin, gayret bab)
Deyyus : Karısının, yabancı erkekle kötülükte bulunmasına (öpüşmesine,
sıkışmasına, dans etmesine ve cimada bulunmasına) râzı olan erkektir
Deyyuse : Kocasının, yapancı kadınla yukarıdaki kötülükleri yapmasına râzı olan kadındır
Hayvanlar içerisinde dişisini kıskanmayan tek mahluk domuzdur
Karısını, kızını, gelinini ve yakınlarından kadınları kıskanmayan
kimsede sûreti insan ise de, sîret ve yaşayış itibariyle her şeyi necis
olan bu hayvana benzemiş Cenabı hak millet ve devletimizi böyle
edepsizlerin şerrinden korusun Âmin
Hakka inanan her müslüman erkek, karısına iyi muamele yapar Zulmetmez
Emânet olması hasebiyle hıyânetlik yapan kimselerin îmânı tehlikededir
Rasûlüllah (SAV) Efendimiz bir hadis'î Şeriflerinde meâlen şöyle buyuruyor :
"Emânete riâyet etmeyen kimsenin, (Kâmil bir) imanı yoktur" (Ahmed Bin Hanbel)
c) Erkek, Karısının yatak ihtiyacını ve cinsî arzusunu temin ve tatmin
etmesi lâzımdır Fakat kadını ve kendisini yıpratacak şekilde fazla cima
etmekten de kaçınması lâzımdır
Rasûlüllah (SAV) efendimiz hanımlarının yatak hakkına son derece riayet
ederdi Hatta nâfile ibâdete kalkacağı zaman hanımlarından izin alır,
ibâdetine devam ederdi
Peygamber (SAV) efendimizin hâli böyle iken, zikredeceğim, sohbete
gideceğim, arkadaş ziyareti yapacağım diye karısını günlerce veya
aylarca ihmal, edenlerin halleri ibret vericidir
Hatta cimâ edeceği zaman ve ettiği zamanlarda bile şaka ve sevişmenin lüzumu beyan edilmiştir
Rasûlüllah (SAV) efendimiz bir Hadis'i şeriflerinde mealen şöyle buyuruyor :
"Sizden biriniz karısına hayvanın temasta bulunduğu gibi temasta bulunmasın Ancak ikisi arasında bir elçi ile temas etsin :
- Denildi ki, elçi nedir? Ya Resûlüllah (SAV)!
- Öpmek ve konuşmaktır, Buyurdu" (Deylemi, Aynul ilim, C 1, 239)
Bu hadisi şerifte beyan edildiği üzere, bir kimse karısını cimadan
evvel ve cima esnasında öpmesi ve sevişmesi âilevî haklardan ve güzeldir
Bir erkek en az dört günde bir sefer karısı ile cinsi münasebette
bulunması lâzımdır Hastalık ve sefere çıkmak gibi meşrû mazeret
olmadıkça bir kimse karısını dört günden fazla ihmal etmesi doğru olmaz
Fâzıl ve muhterem kişiler arasında ve karşılıklı dâva şeklinde cereyan eden aşağıdaki hâdise uyarıcı bir gerçektir :
"Bir kadın Hz Ömer (RA)'e geliyor Ömer (RA) in yanında Kâb Bin Süür vardı
Kadın, ya Emirel Mü'minin! Benim kocam gündüz oruç tutar, gece ibadet yapar ve ben onu, şikayet etmeyi iyi görmüyorum
Hz Ömer (RA), senin kocan ne güzel adamdır' diyor
Kadın, bu sözünü defalarca tekrarlıyor ve Hz Ömer (RA)'de ilk sözünden fazla bir şey ilave etmiyor
Hz Ömer (RA)in yanında bulunan Kâb diyor ki, ya Emîrel Mü'minin! bu
kadın, döşeğinden kocasının kaçtığını (veya gelmediğini) şikayet ediyor
Bunun üzerine Hz Ömer (RA) bu kadının sözünün işaretini anladığın gibi, karı ile koca arasında hükmü sen ver diyor
Erkek, ibâdete teşvik eden âyetlerin tesiriyle ibadete devam ettiğini ve karısı da bu sebepten şikayetçi olduğunu söylüyor
Hz Kâb (RA) kadının ve erkeğin ifadelerini dinledikten sonra şöyle demiştir :
"Şüphesiz bu kadının senin üzerinde hakkı vardır, ey adam! Bu kadının her dört günde bir nasibi vardır Ey akıl sahibi adam!
"Binaenaleyh bu kadının hakkını böylece yerine getir ve kendindeki hakkı olan karını ihmal hastalığını bırak!"
Bunun üzerine Hz Ömer (RA), bu hükmü nereden çıkardın? diye Hz Kâb'e soruyor!
Hz Kâb (RA), Allah'u Teâla hür olan erkek için dört kadın olmasını
mubah kılmıştır Binâenaleyh her kadının her dört günde bir gün bir gece
hakkı vardır
Bu hüküm karşısında Hz Ömer (RA), Hayret ediyor ve Kâb'ı !RA) Basra Hâkimi olarak tayin ediyor " (Aynul İlim, C1S 240)
Âilesinin cinsi arzusunu tatmin etmeyip hakkını vermeyen kimse, şâyet
başlarına bir felaket gelir âilesinin doğru yoldan çıktığını görürse,
kimsede kabahati aramamalıdır Kendisi nâmuslu kadının yolunu Saptırmaya
sebeb olduğundan, dünyada rezil âhirette azaba müstahak olur
Velev ki cinsi münasebette bulunmasın, kadının kocasına karşı büyük
mânevi bağı olmasından dolayı çok kıskançtır, hiç olmazsa yanında
yatmasını ister
İşte, bu sebeplerden dolayı kadının yatak hakkını, kocasının yerine
getirmesi lazımdır Yukarıdaki hükümlerden şu meselelerde anlaşılabilir;
karısı hasta veya zayıf veya halsizlik gibi ârızalardan dolâyı cinsi
münasebette bulunarak rahatsızlığını artırma şekli görülürse bu takdirde
üç gün durup dördüncü gün yani dört günde bir gün cinsi münasebette
bulunarak cinsî arzusunun tatmini ve erkek hakkını sağlaması gerekir
Fakat arızi ve zarûrî sebepler olmadıkça bu şekle riayet etmek şart
değîldir
Münasebet gelmişken cimayı çok yapmanın bir kaç zararını da nakledelim
Cimâda ifrad yapılırsa gayretler şehvete ve cinsî arzuya bağlandığından
şehveti aklına galebe çalar Bu takdirde aklı ile değil, şehvetinin
arzusu ile hareket eder
Cimâyı çok yapan kimse, gece ve gündüz yapacağı ibadetin bir kısmından
mahrum olur Zira vücut fazla sarfiyatta bulunduğundan istirahat ve
dinlenme ihtiyacını fazla hisseder Bu sebepten de ibadet ve kullukta
kusur veya noksanlığa sebep olabilir
Büyüklerin söylediği şu mealdeki sözün sırrı da tecelli eder :
"İlim, kadının iki budu arasında boğazlanmıştır Bu cümlenin açık anlamı
şu demektir; Cima etmeye fazla düşkün olan kimse ilim, tahsil edeceği
saatlerini karısı ile cinsi münasebette geçirir ve ondan sonra da aklı
fikrî muvazenesi tam olarak çalışmaz Vaktinin çoğunu o işte ve o işin
neticesi olarak istirahat, uyku emsali hallerle kıymetli vakitlerini
boşa giderir Vücut fazla yıpranır tembellik ve şehevani haller insanı
bırakmaz
Bir de cimâyı çok yapan kimseler, şehvetini kuvvetlendirmek için pek
çok çeşitli yemeye ve içmeye gayret ederler Hatta kuvvetli yemekler
yiyerek vücudunu kuvvetlendirmek sevdasına kapılırlar Yemeye ve içmeye
düşkünlükte bir nevi hayvâni hareket hâlini alır
Bu hal ise, insanı şehvet sevdasında pek çok tehlikelere sürükler Allah
(CC) muhafaza kendisine zararı olduğu gibi, karısına da pek çok
zararları olabilir Hatta bazı zaman kendi karısı kâfi gelmeyip, haram
yollara da sapabilir Binaenaleyh, insan şehvetini azdıracak
hareketlerden kaçınmalı böylece iki cihanda saadete ermelidir
e) Erkek, kadının malî ihtiyacını karşıladığı gibi, dini ihtiyacını da
karşılaması ve öğretmesi lazımdır Zira ev Reisi olan erkeğe, karısının
ve çocuklarının ve baba, ana gibi diğer yakınlarının maddî manevî bütün
ihtiyaçlarını temin etmesi farzdır Rasûlüllah (SAV) Efendimiz bir hadisi
Şeriflerinde mealen şöyle buyuruyor:
"Erkek, ev halkının çobanıdır Ve, güttüğü şeyden sorumludur (Buhari, Müslim)
Daha geniş malumat, "Erkeğin aile üzerindeki Hâkimiyeti" başlık altında ve takip eden diğer bahislerde zikredilmiştir:
f) Erkek, kadına son derece şefkatli ve iyi muamele yaparak ailenin
huzur ve geçimini sağlamalıdır Eve geldiği zaman güler yüzle selâm verip
tatlı dil ile hal hatır sormalıdır
Kur'an'1 Kerimde şöyle buyurulmuştur :
"Onlarla (Kadınlarınızla) iyi geçinin Eğer kendilerinden
hoşlanmadınızsa, olabilir ki bir şey hoşunuza gitmezde, Allah (CC) ondan
bir çok hayır takdir etmiş bulunur" (Nisa Suresi, 19)
Bir Hadis'i Şerifte şöyle buyrulmuştur : "Sizin en hayırlınız,
kadınlarına en hayırlı olanınız (en iyi geçineniniz) ve âile efradına en
şefkatli olanınızdır" (Tirmizi) Rasulüllah (SAV) Efendimiz veda
hutbesinde mealen şu cümlelerle tavsiyede bulunmuştur :
"Ey insanlar, sizin kadınlarınız üzerinde haklarınız vardır Ama
onlarında sizin üzerinizde hakları vardır Onlar, sizin haklarınıza
riayet etmelidir Siz de onlara iyi muamele etmelisiniz"
Kur'an'ı Kerimde de mealen şöyle buyrulmuştur : "Erkeklerin, meşrû
surette kadınlar üzerindeki (hakları) gibi, kadınlarında, onlar
(Erkekler) üzerin de (hakları) vardır (Yalnız) Erkekler, onlar
(kadınlar) üzerinde üstün bir dereceye mâliktirler" (Nisa Suresi, 128)
Hulasa-i Kelam kadının erkek üzerinde ve erkeğinde kadın üzerinde pek çok hakları vardır
Binaenaleyh ailenin çatısını teşkil eden karı ile koca imkân dahilinde
maddî, manevî, dünyevî, uhrevi, sözle, hareketle, cinsî arzunun tatmini
ile, mal ve evlâtla ve her çeşit sebeplerle ve meşrû şekilde birbirinin
hukukuna riayet etmesi, İslâm'ın emirlerindendirKadının, mehir, nafaka
vesair hukukları İslâm Fıkhında uzun uzun beyan edilmiştir
İslâm, insan neslinin birbirine karşı pek çok vazife ve haklarının
olduğunu beyan etmiştir Bu haklardan birisi de kadının kocasındaki
haklarıdır
Kadının hakları veya diğer bir deyimle "Kocanın karısına karşı olan vazifelerini," şöylece sıralayabiliriz :
a) Erkek, Ev Reisî olması hasebiyle karısının yiyeceğini, içeceğini,
giyeceğini ve evin bütün ihtiyaçlarını temin etmesi üzerine vaciptir
Kur'an'ı Kerimde şöyle buyurulmuştur :
"Onların Çocukların anaları olan zevcelerin) mâruf şekilde yiyeceği'
içeceği, çocuk kendisinin olan (Babaya - Kocaya) âittir" (Bakara suresi,
223)
Diğer ayeti kerimede :
(Hâli, vakti) geniş olan, nafakayı genişliğine göre versin, Rızkı
kendisine daraltılmış bulunan (fakir) de nafakası Allah (CC) 'ın ona
verdiğinden (O miktara göre) versin Allah (CC) hiç bir nefse, ona
verdiğinden başkasını yüklemez Allah (CC) güçlüğün arkasından (Dünyada
da âhirette de) Kolaylık ihsan eder" (Talak suresi, 7)
Rasullüllâh (SAV) Efendimizde mealen şöyle buyuruyor:
"Sizin üzerinizde onların (Karılarınızın) mâruf şekilde (örfü âdet
gereğince ve doğru şekilde) yiyecek ve giyecek hakları vardır" (Müslim)
Karısının hakkında soran bir kimseye Rasûlü Ekrem (SAV) efendimiz şu mealdeki Hadis'i şerif ile cevap veriyor :
"Kendin Yediğin zaman ona yedirmen ve giydiğin zaman onu da giydirmendir" (Ahmed Bin Hanbel, ebu Davud Nesai)
Nafakası ile mükellef olduğu, çocukları, ana ve babası gibi kimseleri
ihmal edenin kötülüğüne Rasûlüllah (SAV) efendimiz şöyle açıklıyor :
"Nafakasını verdiği kimseyi ihmal etmesi, kişiye günah cihetinden kâfidir " (Nesai)
b) Erkek, Hak teâla tarafından kendisine lütfedilen karısı bir emâneti
îlâhi olması hasebiyle her türlü tecavüzden ve tehlikeden hem cismini
hem malını ve hem nâmusunu koruması farzdır Bu husus pek çok şer'i
hükümlerle beyan edilmiştir
Kur'an'ı Kerimin bir âyetinde şöyle buyruluyor : "Ey îman edenler!
Gerek kendinizi, gerek âilenizi öyle bir ateşten koruyunuz ki, onun
(Ateşin) yakacağı insanla (kâfirlerle) taştır" (Talak Suresi, 6)
Karısını başkasının tecavüzünden koruyan ve karısı hakkında son derece
hassas ve kıskanç olan gerçek müminden bir misal nakletmek çok yerinde
olacak,
"Ebu Hüreyre (RA) den mervi Sahâbe-i kiramın büyüklerinden Sâd Bin Ubbâde (RA), yâ Rasûlullah (SAV):
"Eğer ben âilemle beraber (yalnız başına) bir erkeği bulsam, o erkeğe
dokunmayıp dört şâhit gelip şahâdet edinceye kadar dokunmayacak mıyım? -
Rasûlüllah (SAV) evet dedi
- (Sâd RA) hayır dedi ve seni hem Peygamber olarak gönderen Allah'u
teâlâya yemin ederim ki, eğer ben bu vaziyette, olsam, dört şahidin
şahâdetinden evvel hemen onun işini kılıçla bitiririm!,
- Bunun üzerine Peygamber (SAV) efendimizin dediği söze kulak verin,
şüphesiz o (Sâd bin ubbâde RA) çok kıskançtır Ben ise ondan daha
kıskancım Allah'u teala benden daha kıskançtır
Bu son cümleler Buhari şerifte şöyledir : - Siz Sâdın gayretinden (kıskançlığından) taaccüp mü ediyorsunuz?
- Vallahi ben ondan daha kıskancımdır Allah'u teala benden daha
kıskançtır Hiç bir fert Allah'tan (CC) daha fazla kıskanç değildir Bu
sebepten dolayı Allah'u teala kötülüklerin açığını da kapalısını da
haram kılmıştır"
Bu kıssada beyan edilen hüküm gerçek müslüman erkeğin âilesini nasıl korunduğunu beyan etmektedir
Erkek olan kimselerin, karılarını böyle korudukları gibi kadınlarında
kocalarını yabancı kadınla beraber olmasından koruması lâzımdır
Karısını kıskanmayan erkeğe "deyyus" dendiği gibi, erkeğini haram yola sapmaktan kıskanmayan kadına da "deyyuse" denir
Rasûlüllah (SAV) efendimiz bir hadis'i şeriflerinde mealen şöyle buyuruyorlar :
"Allah'u teale deyyus olan erkeğe ve deyyuse olan kadına lânet etsin" (Bustanularifin, gayret bab)
Deyyus : Karısının, yabancı erkekle kötülükte bulunmasına (öpüşmesine,
sıkışmasına, dans etmesine ve cimada bulunmasına) râzı olan erkektir
Deyyuse : Kocasının, yapancı kadınla yukarıdaki kötülükleri yapmasına râzı olan kadındır
Hayvanlar içerisinde dişisini kıskanmayan tek mahluk domuzdur
Karısını, kızını, gelinini ve yakınlarından kadınları kıskanmayan
kimsede sûreti insan ise de, sîret ve yaşayış itibariyle her şeyi necis
olan bu hayvana benzemiş Cenabı hak millet ve devletimizi böyle
edepsizlerin şerrinden korusun Âmin
Hakka inanan her müslüman erkek, karısına iyi muamele yapar Zulmetmez
Emânet olması hasebiyle hıyânetlik yapan kimselerin îmânı tehlikededir
Rasûlüllah (SAV) Efendimiz bir hadis'î Şeriflerinde meâlen şöyle buyuruyor :
"Emânete riâyet etmeyen kimsenin, (Kâmil bir) imanı yoktur" (Ahmed Bin Hanbel)
c) Erkek, Karısının yatak ihtiyacını ve cinsî arzusunu temin ve tatmin
etmesi lâzımdır Fakat kadını ve kendisini yıpratacak şekilde fazla cima
etmekten de kaçınması lâzımdır
Rasûlüllah (SAV) efendimiz hanımlarının yatak hakkına son derece riayet
ederdi Hatta nâfile ibâdete kalkacağı zaman hanımlarından izin alır,
ibâdetine devam ederdi
Peygamber (SAV) efendimizin hâli böyle iken, zikredeceğim, sohbete
gideceğim, arkadaş ziyareti yapacağım diye karısını günlerce veya
aylarca ihmal, edenlerin halleri ibret vericidir
Hatta cimâ edeceği zaman ve ettiği zamanlarda bile şaka ve sevişmenin lüzumu beyan edilmiştir
Rasûlüllah (SAV) efendimiz bir Hadis'i şeriflerinde mealen şöyle buyuruyor :
"Sizden biriniz karısına hayvanın temasta bulunduğu gibi temasta bulunmasın Ancak ikisi arasında bir elçi ile temas etsin :
- Denildi ki, elçi nedir? Ya Resûlüllah (SAV)!
- Öpmek ve konuşmaktır, Buyurdu" (Deylemi, Aynul ilim, C 1, 239)
Bu hadisi şerifte beyan edildiği üzere, bir kimse karısını cimadan
evvel ve cima esnasında öpmesi ve sevişmesi âilevî haklardan ve güzeldir
Bir erkek en az dört günde bir sefer karısı ile cinsi münasebette
bulunması lâzımdır Hastalık ve sefere çıkmak gibi meşrû mazeret
olmadıkça bir kimse karısını dört günden fazla ihmal etmesi doğru olmaz
Fâzıl ve muhterem kişiler arasında ve karşılıklı dâva şeklinde cereyan eden aşağıdaki hâdise uyarıcı bir gerçektir :
"Bir kadın Hz Ömer (RA)'e geliyor Ömer (RA) in yanında Kâb Bin Süür vardı
Kadın, ya Emirel Mü'minin! Benim kocam gündüz oruç tutar, gece ibadet yapar ve ben onu, şikayet etmeyi iyi görmüyorum
Hz Ömer (RA), senin kocan ne güzel adamdır' diyor
Kadın, bu sözünü defalarca tekrarlıyor ve Hz Ömer (RA)'de ilk sözünden fazla bir şey ilave etmiyor
Hz Ömer (RA)in yanında bulunan Kâb diyor ki, ya Emîrel Mü'minin! bu
kadın, döşeğinden kocasının kaçtığını (veya gelmediğini) şikayet ediyor
Bunun üzerine Hz Ömer (RA) bu kadının sözünün işaretini anladığın gibi, karı ile koca arasında hükmü sen ver diyor
Erkek, ibâdete teşvik eden âyetlerin tesiriyle ibadete devam ettiğini ve karısı da bu sebepten şikayetçi olduğunu söylüyor
Hz Kâb (RA) kadının ve erkeğin ifadelerini dinledikten sonra şöyle demiştir :
"Şüphesiz bu kadının senin üzerinde hakkı vardır, ey adam! Bu kadının her dört günde bir nasibi vardır Ey akıl sahibi adam!
"Binaenaleyh bu kadının hakkını böylece yerine getir ve kendindeki hakkı olan karını ihmal hastalığını bırak!"
Bunun üzerine Hz Ömer (RA), bu hükmü nereden çıkardın? diye Hz Kâb'e soruyor!
Hz Kâb (RA), Allah'u Teâla hür olan erkek için dört kadın olmasını
mubah kılmıştır Binâenaleyh her kadının her dört günde bir gün bir gece
hakkı vardır
Bu hüküm karşısında Hz Ömer (RA), Hayret ediyor ve Kâb'ı !RA) Basra Hâkimi olarak tayin ediyor " (Aynul İlim, C1S 240)
Âilesinin cinsi arzusunu tatmin etmeyip hakkını vermeyen kimse, şâyet
başlarına bir felaket gelir âilesinin doğru yoldan çıktığını görürse,
kimsede kabahati aramamalıdır Kendisi nâmuslu kadının yolunu Saptırmaya
sebeb olduğundan, dünyada rezil âhirette azaba müstahak olur
Velev ki cinsi münasebette bulunmasın, kadının kocasına karşı büyük
mânevi bağı olmasından dolayı çok kıskançtır, hiç olmazsa yanında
yatmasını ister
İşte, bu sebeplerden dolayı kadının yatak hakkını, kocasının yerine
getirmesi lazımdır Yukarıdaki hükümlerden şu meselelerde anlaşılabilir;
karısı hasta veya zayıf veya halsizlik gibi ârızalardan dolâyı cinsi
münasebette bulunarak rahatsızlığını artırma şekli görülürse bu takdirde
üç gün durup dördüncü gün yani dört günde bir gün cinsi münasebette
bulunarak cinsî arzusunun tatmini ve erkek hakkını sağlaması gerekir
Fakat arızi ve zarûrî sebepler olmadıkça bu şekle riayet etmek şart
değîldir
Münasebet gelmişken cimayı çok yapmanın bir kaç zararını da nakledelim
Cimâda ifrad yapılırsa gayretler şehvete ve cinsî arzuya bağlandığından
şehveti aklına galebe çalar Bu takdirde aklı ile değil, şehvetinin
arzusu ile hareket eder
Cimâyı çok yapan kimse, gece ve gündüz yapacağı ibadetin bir kısmından
mahrum olur Zira vücut fazla sarfiyatta bulunduğundan istirahat ve
dinlenme ihtiyacını fazla hisseder Bu sebepten de ibadet ve kullukta
kusur veya noksanlığa sebep olabilir
Büyüklerin söylediği şu mealdeki sözün sırrı da tecelli eder :
"İlim, kadının iki budu arasında boğazlanmıştır Bu cümlenin açık anlamı
şu demektir; Cima etmeye fazla düşkün olan kimse ilim, tahsil edeceği
saatlerini karısı ile cinsi münasebette geçirir ve ondan sonra da aklı
fikrî muvazenesi tam olarak çalışmaz Vaktinin çoğunu o işte ve o işin
neticesi olarak istirahat, uyku emsali hallerle kıymetli vakitlerini
boşa giderir Vücut fazla yıpranır tembellik ve şehevani haller insanı
bırakmaz
Bir de cimâyı çok yapan kimseler, şehvetini kuvvetlendirmek için pek
çok çeşitli yemeye ve içmeye gayret ederler Hatta kuvvetli yemekler
yiyerek vücudunu kuvvetlendirmek sevdasına kapılırlar Yemeye ve içmeye
düşkünlükte bir nevi hayvâni hareket hâlini alır
Bu hal ise, insanı şehvet sevdasında pek çok tehlikelere sürükler Allah
(CC) muhafaza kendisine zararı olduğu gibi, karısına da pek çok
zararları olabilir Hatta bazı zaman kendi karısı kâfi gelmeyip, haram
yollara da sapabilir Binaenaleyh, insan şehvetini azdıracak
hareketlerden kaçınmalı böylece iki cihanda saadete ermelidir
e) Erkek, kadının malî ihtiyacını karşıladığı gibi, dini ihtiyacını da
karşılaması ve öğretmesi lazımdır Zira ev Reisi olan erkeğe, karısının
ve çocuklarının ve baba, ana gibi diğer yakınlarının maddî manevî bütün
ihtiyaçlarını temin etmesi farzdır Rasûlüllah (SAV) Efendimiz bir hadisi
Şeriflerinde mealen şöyle buyuruyor:
"Erkek, ev halkının çobanıdır Ve, güttüğü şeyden sorumludur (Buhari, Müslim)
Daha geniş malumat, "Erkeğin aile üzerindeki Hâkimiyeti" başlık altında ve takip eden diğer bahislerde zikredilmiştir:
f) Erkek, kadına son derece şefkatli ve iyi muamele yaparak ailenin
huzur ve geçimini sağlamalıdır Eve geldiği zaman güler yüzle selâm verip
tatlı dil ile hal hatır sormalıdır
Kur'an'1 Kerimde şöyle buyurulmuştur :
"Onlarla (Kadınlarınızla) iyi geçinin Eğer kendilerinden
hoşlanmadınızsa, olabilir ki bir şey hoşunuza gitmezde, Allah (CC) ondan
bir çok hayır takdir etmiş bulunur" (Nisa Suresi, 19)
Bir Hadis'i Şerifte şöyle buyrulmuştur : "Sizin en hayırlınız,
kadınlarına en hayırlı olanınız (en iyi geçineniniz) ve âile efradına en
şefkatli olanınızdır" (Tirmizi) Rasulüllah (SAV) Efendimiz veda
hutbesinde mealen şu cümlelerle tavsiyede bulunmuştur :
"Ey insanlar, sizin kadınlarınız üzerinde haklarınız vardır Ama
onlarında sizin üzerinizde hakları vardır Onlar, sizin haklarınıza
riayet etmelidir Siz de onlara iyi muamele etmelisiniz"
Kur'an'ı Kerimde de mealen şöyle buyrulmuştur : "Erkeklerin, meşrû
surette kadınlar üzerindeki (hakları) gibi, kadınlarında, onlar
(Erkekler) üzerin de (hakları) vardır (Yalnız) Erkekler, onlar
(kadınlar) üzerinde üstün bir dereceye mâliktirler" (Nisa Suresi, 128)
Hulasa-i Kelam kadının erkek üzerinde ve erkeğinde kadın üzerinde pek çok hakları vardır
Binaenaleyh ailenin çatısını teşkil eden karı ile koca imkân dahilinde
maddî, manevî, dünyevî, uhrevi, sözle, hareketle, cinsî arzunun tatmini
ile, mal ve evlâtla ve her çeşit sebeplerle ve meşrû şekilde birbirinin
hukukuna riayet etmesi, İslâm'ın emirlerindendirKadının, mehir, nafaka
vesair hukukları İslâm Fıkhında uzun uzun beyan edilmiştir
Similar topics
» Kadının Erkeğe Karşı görevleri
» Bir gelinin kaynanası ve kayınbabasına karşı ne tür görevleri vardır?
» Adetli iken karı-kocanın birbirinden uzak durması gerektiğine inanmak.
» MÜSLÜMAN KADININ GÖREVLERİ
» BİRE KARŞI ON
» Bir gelinin kaynanası ve kayınbabasına karşı ne tür görevleri vardır?
» Adetli iken karı-kocanın birbirinden uzak durması gerektiğine inanmak.
» MÜSLÜMAN KADININ GÖREVLERİ
» BİRE KARŞI ON
Kur'an ve Sünnet Işığında Müslüman Hanımlara Özel İslami Forum :: İSLAMİ KONULAR :: Evlilik ile İlgili Konular :: Erkegin Karısına Karşı Görevleri
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
C.tesi Nis. 09, 2016 5:48 pm tarafından EN_NİSA
» selamun aleykum
Perş. Eyl. 10, 2015 10:52 am tarafından EN_NİSA
» Soru kandillerde oruç tutuyorum.......?
Ptsi Haz. 15, 2015 1:26 am tarafından EN_NİSA
» Kadir Gecesinin Fazileti
Cuma Haz. 12, 2015 5:52 pm tarafından EN_NİSA
» Yolcunun Oruç Tutmamasının Caizliği
Cuma Haz. 12, 2015 9:13 am tarafından EN_NİSA
» Ölünün Oruç Borcunu Velisinin Kaza Etmesi
Cuma Haz. 12, 2015 8:52 am tarafından EN_NİSA
» Ramazan Borcunun Kazası
Cuma Haz. 12, 2015 8:48 am tarafından EN_NİSA
» Oruçlunun Tedavi İçin Hacamat Yaptırması
Cuma Haz. 12, 2015 8:34 am tarafından EN_NİSA
» Oruçlunun Cünüp Olarak Sabahlaması
Perş. Haz. 11, 2015 10:34 am tarafından EN_NİSA
» Orucu unutarak bozan kimse ne yapmalıdır?
Perş. Haz. 11, 2015 10:25 am tarafından EN_NİSA
» İftarda Acele Etmenin Fazileti
Perş. Haz. 11, 2015 10:16 am tarafından EN_NİSA
» Sahur Yemenin ve Onu Geciktirmenin Fazileti
Perş. Haz. 11, 2015 10:14 am tarafından EN_NİSA
» Oruçlu Ne Zaman İftar Eder
Perş. Haz. 11, 2015 10:10 am tarafından EN_NİSA
» Oruca Ne Zaman Başlanacağı
Perş. Haz. 11, 2015 10:05 am tarafından EN_NİSA
» Ramazan Hilalinin Görülmesiyle Oruca Başlanır Şevval Hilalinin Görülmesiyle Bayram Yapılır
Perş. Haz. 11, 2015 9:59 am tarafından EN_NİSA