En son konular
Gerçek hicabın vasıfları (nitelikleri)
1 sayfadaki 1 sayfası
Gerçek hicabın vasıfları (nitelikleri)
Gerçek hicabın vasıfları (nitelikleri)
İslâmîhicabta olması gereken vasıflar nelerdir? Zirâ hicabın çeşitli
şekilleri vardır. Benim, bir süre önce müslüman olmuş ve müslüman
olduğundan dolayı da mutlu olan Danimarkalı bir kız arkadaşım var
(Allah'a hamd olsun). Bu arkadaşım şimdi hicaba bürünmek (örtünmek)
istiyor.
Hicabın uzun cilbab olması gerektiğine delâlet eden yeri bana
göstermenizi sizden ricâ ediyorum. Çünkü bu arkadaşım vereceğiniz cevaba
çok muhtaç durumdadır.
Hamd, yalnızca Allah'adır.
Değerli âlim Elbânî -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
Hicabın şartları:
Birincisi:
Hicabın, istisnâ kılınan yerlerin dışında bedenin tamamını örtmesi gerekir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ
الْـمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابِيبِهِنَّ ذَلِكَ
أَدْنَى أَن يُعْرَفْنَ فَلاَ يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللهُ غَفُورًا رَحِيمًا
)) [ سورة الأحزاب، الآية: 59]
"Ey
Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mümin kadınlara söyle: Ev dışına
çıktıkları zaman dış elbiselerini (cilbablarını) üzerlerine
salıversinler. Böyle yapmaları, onların tanınmaları (hür kadınlar
oldukları, köle kadınlar olmadıkları bilinmeleri) ve kendilerine
sarkıntılık edilerek incitilmemeleri bakımından en uygun bir
davranıştır. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (Ahzâb
Sûresi: 59)
Bu âyette, zînetin
tamamının örtülmesinin farz olduğu ve yabancı erkeklerin önünde kasıtsız
olarak görünen kısmı dışında zînetten hiçbir şeyin gösterilmemesi
gerektiği, şayet zînetten bir şey gözüktüğü zaman onu hemen örttükleri
takdirde sorumlu tutulmayacakları açıkça belirtilmiştir.
Hâfız İbn-i Kesîr -Allah ona rahmet etsin- tefsirinde bu âyet hakkında şöyle demiştir:
"Yani; zînetten hiçbir şeyi yabancı erkeklere göstermesinler. Ancak gizlenmesi mümkün olmayan yerler bu hükmün dışındadır.
Nitekim İbn-i Mes'ud -Allah ondan râzı olsun- şöyle demiştir:
"Ridâ
ve elbise gibi... Yani Arap kadınlarının, elbiselerinin üzerine
giydikleri ve altlarından başka bir yeri gözükmeyen, başlarından aşağıya
örttükleri "Mikna'a" gibidir. Bunun gözükmesinde ona bir günah yoktur.
Çünkü bu, gizlenmesi mümkün olmayan bir şeydir."
İkincisi:
Hicabın kendisinin zînet (süslü ve alımlı) olmaması gerekir.
Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
(( ... وَلا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ... )) [ سورة النور من الآية: 31 ]
"... zînetlerini (yabancı erkeklere) göstermesinler..." (Nur Sûresi: 31)
Zirâ lafzın genel oluşu; eğer erkeklerin bakışlarını çeken elbiseler süslü ise bu, görünen (dış) elbiseleri kapsar.
Nitekim buna Allah Teâlâ'nın şu sözü delâlet etmektedir:
((وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْـجَاهِلِيَّةِ الأُولَى...)) [ سورة الأحزاب من الآية: 33]
"(Ey
Peygamber hanımları!) Evlerinizde oturun (ve ihtiyaç dışında
evlerinizden dışarı çıkmayın.) Eski câhiliye kadınlarının
açılıp-saçıldıkları gibi açılıp-saçılmayın (güzelliğinizi göstermeyin)."
(Ahzâb Sûresi: 33)
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in de şu sözü delâlet etmektedir:
(( ثَلاثَةٌ لا تَسْأَلْ عَنْهُمْ: رَجُلٌ فَارَقَ الْـجَمَـاعَةَ،
وَعَصَى إِمَامَهُ، وَمَاتَ عَاصِيًا، وَأَمَةٌ أَوْ عَبْدٌ أَبَقَ
فَمَـاتَ، وَامْرَأَةٌ غَابَ عَنْهَا زَوْجُهَا قَدْ كَفَاهَا مُؤْنَةَ
الدُّنْيَا فَتَبَرَّجَتْ بَعْدَهُ، فَلا تَسْأَلْ عَنْهُمْ.)) [ أخرجه
الحاكم وأحمد من حديث فضالة بن عبيد وسنده صحيح وهو في الأدب المفرد ]
"(Bu
zikredilen büyük günahları işledikleri için helâk olacak) üç sınıf
insan hakkında soru sormayın. (Bu üç sınıfın birincisi Müslümanların
cemaatini terk eden (onlardan ayrılan), (müslüman) devlet başkanına
başkaldırmış ve ona isyan etmiş halde ölen kimse, (ikincisi Efendisinden
kaçmış ve bu halde ölmüş kadın veya erkek köle, (üçüncüsü Kocası,
dünyalık nafakasını (yiyeceğini) temin ettiği halde onun yanından
ayrılıp gittikten sonra (kocasına ihânet ederek) açılıp-saçılmış kadın.
Bunlar hakkında soru sormayın."(Hâkim; 1/119. Ahmed; 6/19. Fadâle b.
Ubeyd'in rivâyet ettiği hadistir. Hadisin senedi sahih olup bu hadis,
aynı zamanda 'el-Edebu'l-Mufred'dedir.)
Üçüncüsü:
Hicabın, şeffaf ve ince olmayan, koyu renkli ve kalın kumaş olması gerekir.
Çünkü örtünme, ancak bununla gerçekleşir. Eğer hicab şeffaf elbise olursa, kadının fitne ve süsünü daha da arttırır.
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu şekilde giyinen kadınlar için şöyle buyurmuştur:
(( سَيَكُونُ فِي آخِرِ أُمَّتِي نِسَاءٌ كَاسِيَاتٌ عَارِيَاتٌ عَلَى
رُءُوسِهِمْ كَأَسْنِمَةِ الْبُخْتِ، اِلْعَنُوهُنَّ؛ فَإِنَّهُنَّ
مَلْعُونَاتٌ.)) [ رواه مسلم ]
"Ümmetimin sonunda giyinmiş oldukları halde çıplak olan, başları deve
hörgüçleri gibi (saçlarını deve hörgüçleri gibi bağlayan) kadınlar
olacaktır. Onlara lânet edin. Çünkü onlar, lânetlenmiş kadınlardır."
(Müslim)
Müslim'in rivâyet ettiği başka bir hadiste şu fazlalık da vardır:
(( صِنْفَانِ مِنْ أَهْلِ النَّارِ لَمْ أَرَهُمَا: قَوْمٌ مَعَهُمْ
سِيَاطٌ كَأَذْنَابِ الْبَقَرِ يَضْرِبُونَ بِهَا النَّاسَ، وَنِسَاءٌ
كَاسِيَاتٌ عَارِيَاتٌ مُمِيلَاتٌ مَائِلَاتٌ رُءُوسُهُنَّ كَأَسْنِمَةِ
الْبُخْتِ الْمَائِلَةِ، لَا يَدْخُلْنَ الْجَنَّةَ، وَلَا يَجِدْنَ
رِيحَهَا، وَإِنَّ رِيحَهَا لَيُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ كَذَا وَكَذَا.)) [
رواه مسلم ]
"Cehennem halkından iki
sınıf insanı (benim çağımda) henüz görmedim. (Bu iki sınıftan birincisi
Ellerinde danaların kuyrukları gibi olan kırbaçlarla insanlara vuran
bir topluluktur. (İkincisi Giyinmiş oldukları halde çıplak olan,
saçlarını fâhişeler gibi tarayan başları meyilli deve hörgüçleri gibi
(saçlarını deve hörgüçleri gibi bağlayan) kadınlardır. O kadınlar,
cennete giremezler ve cennetin kokusunu dahi alamazlar. Oysa cennetin
kokusu şu şu uzaklıktan hissedilir."(Müslim, Ebu Hureyre'den -Allah
ondan râzı olsun- rivâyetle)
İbn-i Abdulberr -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Rasûlullah
-sallallahu aleyhi ve sellem-, (bu hadiste) vücudu örtmeyen, aksine
teni gösteren ince elbiseler giyen, bundan dolayı isim olarak giyinmiş
olan, fakat gerçekte çıplak olan kadınları kasdetmek istemiştir."
(Suyûtî; "Tenvîru'l-Havâlik"; c: 3, s: 103)
Dördüncüsü:
Hicabın, kadının bedeninden bir şeyi belli edecek şekilde dar olmaması, aksine geniş olması gerekir.
Çünkü elbiseden amaç; fitneyi gidermektir.Fitneyi gidermek de ancak
geniş elbise ile olur. Dar elbiseye gelince, tenin rengini örtüp gizlese
bile, vücut hatlarını veya bir kısmını belli eder ve erkeklerin
gözlerinde o kadının vücudunu tasvir eder (canlandırır) ki bunun fitne
olduğu ve fesada yol açacağı apaçıktır. Bundan dolayı hicabın geniş
olması gerekir.
Üsâme b. Zeyd -Allah ondan ve babasından râzı olsun- şöyle demiştir:
(( كَسَانِي رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قُبْطِيَّةً كَثِيفَةً مِمَّا أَهْدَاهَا لَهُ دِحْيَةُ الْكَلْبِيُّ،
فَكَسَوْتُهَا امْرَأَتِي، فَقَالَ: مَا لَكَ لَمْ تَلْبَسِ
الْقُبْطِيَّةَ؟ قُلْتُ: كَسَوْتُهَا امْرَأَتِي. فَقَالَ: مُرْهَا
فَلْتَجْعَلْ تَحْتَهَا غِلَالَةً؛ فَإِنِّي أَخَافُ أَنْ تَصِفَ حَجْمَ
عِظَامِهَا.)) [ أخرجه الضياء المقدسي في الأحاديث المختارة أحمد والبيهقي
بسند حسن ]
"Rasûlullah -sallallahu
aleyhi ve sellem- bana, Dihye el-Kelbî'nin -Allah ondan râzı olsun-
(Mısır'dan) getirip kendisine hediye ettiği Kubtıyye (beyaz renkli ince
Mısır kumaşı) giymem için bana ondan bir kupon verdi.Ardından ben de onu
hanımıma giydirdim.
Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
-Ne oldu niçin Kubtiyye'yi giymedin? Buyurdu.
Ben dedim ki:
-Onu hanımıma giydirdim.
Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- Hanımına söyle, onun altına bir astar koysun. Korkarım ki o,
(astarsız giyerse) hanımının kemiklerinin hacmini vasfeder (gösterir)."
(Hadisi, Ziyâ el-Makdisî; "el-Ehâdîsu'l-Muhtâra"; c: 1, s: 441'de ve
Ahmed ile Beyhakî, hasen bir senedle rivâyet etmişlerdir.)
Beşincisi:
Hicabın buhurlanmış (tütsülenmiş) olmaması ve üzerine güzel koku sürülmemiş olması gerekir.
Çünkü bu konudaki hadisler, kadınların, evlerinden çıktıklarında
(üzerlerine veya elbiselerine) güzel koku sürmelerini yasaklamaktadır.
Şimdi bu konuda size senedi sahih olan bazı hadisleri zikredeceğiz:
1. Ebu Musa el-Eş'arî'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
(( أَيُّمَا امْرَأَةٍ اسْتَعْطَرَتْ، ثُمَّ مَرَّتْ عَلَى الْقَوْمِ
لِيَجِدُوا مِنْ رِيحَهَا، فَهِيَ زَانِيَةٌ.)) [ رواه أحمد وصححه الألباني
]
"Güzel koku sürünüp kokusunu
hissetmeleri için bir topluluğun yanına uğrayan kadın, zinâkârdır."
(Ahmed rivâyet etmiş, Elbânî de hadisin sahih olduğunu söylemiştir.)
2. (Abdullah b. Mesud'un hanımı) Zeyneb es-Sekâfîyye'den -Allah ondan
râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve
sellem- ona şöyle buyurmuştur:
(( إِذَا خَرَجَتْ إِحْدَاكُنَّ إِلَى الْعِشَاءِ، فَلَا تَقْرَبَنَّ (تَمَسَّ) طِيبًا.)) [ رواه أحمد ]
"Sizden
biriniz, yatsı namazına (gitmek için evden) çıktığı zaman, güzel
kokuya yaklaşmasın (dokunmasın/üzerine güzel koku sürünmesin)." (Ahmed
ve Nesâî)
3. Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( أَيُّمَا امْرَأَةٍ أَصَابَتْ بَخُورًا فَلا تَشْهَدْ مَعَنَا الْعِشَاءَ الآخِرَةَ.)) [ رواه مسلم ]
"Üzerine
buhur (tütsü) süren bir kadın, bizimle birlikte yatsı namazına hazır
bulunmasın (yatsı namazını bizimle birlikte kılmasın)!" (Müslim)
4. Musa b. Yesâr'dan rivâyet olunduğuna göre Ebu Hureyre -Allah ondan râzı olsun- o şöyle demiştir:
((أَنَّ امْرَأَةً مَرَّتْ بِهِ تَعْصِفُ رِيحُهَا فَقَالَ : يَا أَمَةَ
الْجَبَّارِ الْمَسْجِدُ تُرِيدِينَ؟ قَالَتْ : نَعَمْ. قَالَ : وَلَهُ
تَطَيَّبْتِ؟ قَالَتْ: نَعَمْ. قَالَ: فَارْجِعِى، فَاغْتَسِلِى؛ فَإِنِّى
سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ : مَا
مِنِ امْرَأَةٍ تَخْرُجُ إِلَى الْمَسْجِدِ تَعْصِفُ رِيحُهَا، فَيَقْبَلُ
اللَّهُ مِنْهَا صَلاَتَهَا حَتَّى تَرْجِعَ إِلَى بَيْتِهَا
فَتَغْتَسِلَ.)) [ رواه البيهقي في السنن الكبرى وأحمد وأبو داود وابن ماجه
نحوه ]
"(Mescide namaz kılmaya giden
ve güzel koku süründüğünden dolayı) arkasında (adeta rüzgâr gibi) güzel
koku estiren bir kadın kendisinin yanından geçince ona:
-Ey Cebbâr (olan Allah)'ın kadın kölesi! Mescide mi gitmek istiyorsun? Diye sordu.
Kadın:
-Evet, dedi.
Ebu Hureyre -Allah ondan râzı olsun- ona:
- Mescit için mi güzel koku süründün? Diye sordu.
Kadın:
-Evet, dedi.
Ebu Hureyre -Allah ondan râzı olsun- ona şöyle dedi:
-
O halde evine dön ve (cünüplükten arınmak için boy abdesti aldığın
gibi) boy abdesti al! Çünkü ben, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve
sellem-'i şöyle buyururken işittim:
-
(Elbisesine güzel koku sürüp) kokusu esecek bir şekilde mescide çıkan
(giden) bir kadın, (o kokuyu gidermek için) tekrar evine dönüp
yıkanmadıkça Allah Teâlâ onun namazını kabul etmez." (Beyhakî, "Sünen-i
Kübrâ". Ahmed, Ebu Davud ve İbn-i Mâce'de buna yakın bir hadis rivâyet
etmişlerdir.)
Daha önce de
zikrettiğimiz gibi, bu hadislerin delil olan yönü, lafızlarının genel
oluşudur.Çünkü güzel koku, bedende kullanıldığı gibi, elbisede de
kullanılır.Özellikle üçüncü hadis, buhuru (tütsüyü) zikretmiştir ki bu,
özellikle elbiselerde daha çok kullanılır.
Kadının, güzel kokuyu elbisesinde kullanmaktan yasaklanmasının sebebi,
açıktır. O da erkeklerin şehvet duygularını harekete geçirmesidir.
İslâm âlimleri; güzel elbiseyi (süslü cilbabı), altın ve benzeri
takıların gösterilmesini, aşırı zîneti ve erkeklerle aynı ortamda (karma
bir halde) bulunmayı da bu hükümde saymışlardır." (İbn-i Hacer;
"Fethu'l-Bârî; c: 2, s: 279)
İbn-i Dakîk el-Îyd -Allah ona rahmet etsin- (yukarıda zikredilen 4. hadis hakkında) şöyle demiştir:
"Bu
hadiste mescide gitmek isteyen kadının, (elbisesine) güzel koku
sürünmesinin haram olduğunu göstermektedir. Çünkü kadının güzel koku
sürünmesi; erkeklerin şehvet duygularını harekete geçirir." (el-Munâvî
bunu, "Feydu'l-Kadîr"'de Ebu Hureyre'nin rivâyet ettiği birinci hadisin
şerhinde nakletmiştir.)'
Altıncısı:
Hicabın, erkeğin elbisesine benzememesi gerekir.
Çünkü
sahih hadislerde, giyimde ve başka şeylerde erkeğe benzeyen kadının
lânetlendiğine dâir deliller gelmiştir.İşte bildiğimiz delillerden
bazılarını sana takdim ediyoruz:
1. Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğu göre o şöyle demiştir:
(( لَعَنَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الرَّجُلَ
يَلْبَسُ لِبْسَةَ الْـمَرْأَةِ، وَالْـمَرْأَةَ تَلْبَسُ لِبْسَةَ
الرَّجُلِ.)) [ رواه أحمد وأبو داود ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, kadının giyinişi gibi
giyinen erkeğe ve erkeğin giyinişi gibi giyinen kadına lânet etti."
(Ahmed ve Ebu Davud)
2. Abdullah b. Amr'dan -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
"Ben, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i şöyle buyururken işittim:
(( لَيْسَ مِنَّا مَنْ تَشَبَّهَ بِالرِّجَالِ مِنَ النِّسَاءِ، وَلَا
مَنْ تَشَبَّهَ بِالنِّسَاءِ مِنَ الرِّجَالِ.)) [ رواه أحمد ]
"Kadınlardan erkeklere benzeyen ve erkeklerden kadınlara benzeyen
kimse, bizden (bizim yolumuz ve sünnetimiz üzere) değildir."(Ahmed)
3. İbn-i Abbas'tan -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
(( لَعَنَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْـمُخَنَّثِينَ
مِنَ الرِّجَالِ، وَالْـمُتَرَجِّلَاتِ مِنَ النِّسَاءِ. وَقَالَ:
أَخْرِجُوهُمْ مِنْ بُيُوتِكُمْ. قَالَ: فَأَخْرَجَ النَّبِيُّ صَلَّى
اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فُلَانًا، وَأَخْرَجَ عُمَرُ فُلَانًا.)) [ رواه
البخاري ]
"Peygamber -sallallahu
aleyhi ve sellem- erkeklerden, (giyim-kuşam, şekil, yürüyüş ve sesi
yükseltmek gibi davranışlarla) kadınlara benzeyen erkeklere, kadınlardan
da erkeklere benzeyen kadınlara lânet etti ve (genel bir hitapla) şöyle
buyurdu:
-Onları evlerinizden (veya beldenizden) çıkarın!
İbn-i Abbas -Allah ondan ve babasından râzı olsun- dedi ki:
- Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- falancayı (evinden)
çıkardı.Ömer de -Allah ondan râzı olsun- falancayı (evinden) çıkardı."
(Buhârî)
İbn-i Abbas -Allah ondan ve babasından râzı olsun- başka bir rivâyette şöyle demiştir:
(( لَعَنَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى الله عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
الْـمُتَشَبِّهِينَ مِنَ الرِّجَالِ بِالنِّسَاءِ، وَالْـمُتَشَبِّهَاتِ
مِنَ النِّسَاءِ بِالرِّجَالِ.)) [ رواه البخاري ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, erkeklerden (giyim-kuşam,
şekil, yürüyüş ve sesi yükseltmek gibi davranışlarla) kadınlara benzeyen
erkeklere, kadınlardan da erkeklere benzeyen kadınlara lânet
etti."(Buhârî)
4. Abdullah b.Ömer'den -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( ثَلاثٌ لا يَدْخُلُونَ الْـجَنَّةَ وَلا يَنْظُرُ اللهُ إِلَيْهِمْ
يَوْمَ الْقِيَامَةِ: الْعَاقُّ وَالِدَيْهِ، وَالْـمَرْأَةُ
الْـمُتَرَجِّلَةُ الْـمُتَشَبِّهَةُ بِالرِّجَالِ، وَالدَّيُّوثُ.)) [
رواه أحمد ]
"Üç sınıf insan cennete
giremeyecek ve Allah Teâlâ kıyâmet günü onlara (rahmet nazarıyla)
bakmayacaktır: (Bunlar Ana-babasına itaatsizlik eden, erkeklere benzeyen
kadın ve deyyûstur." (Ahmed)
5. İbn-i Ebî Muleyke'den -adı:Abdullah b. Ubeydullah'tır- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
(( قِيلَ لِعَائِشَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهَا: إِنَّ امْرَأَةً تَلْبَسُ
النَّعْلَ. فَقَالَتْ: لَعَنَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ الرَّجُلَةَ مِنَ النِّسَاءِ.)) [ رواه أبو داود ]
"Âişe'ye -Allah ondan râzı olsun-:
- (Erkeklere âit olan) ayakkabıyı giyen kadının hükmü nedir? diye soruldu.
Bunun üzerine o şöyle dedi:
- Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, kadınlardan, erkeklere benzeyen kadına lânet etti." (Ebu Davud)
Bu hadisler; kadınların erkeklere, erkeklerin de kadınlara benzemesinin
haram olduğuna açık bir şekilde delâlet etmektedir. Bu hadisler, hem
elbiseyi, hem de diğer hususları kapsamaktadır. Ancak birinci hadis,
sadece elbiseyi kapsamaktadır.
Yedincisi:
Hicâbın, kâfir kadınların elbiselerine benzememesi gerekir.
Müslüman erkek ve kadınların, ister ibâdetlerinde olsun, ister
bayramlarında olsun, isterse onlara âit elbiselerde olsun, kâfirlere
benzemelerinin câiz olmadığı İslâm şeriatında belirlenmiştir.Bu hüküm,
İslâm şeriatında büyük bir ölçüdür. Üzülerek ifâde etmek gerekirse
günümüzde müslümanların pek çoğu bu ölçünün dışına çıkmışlardır. Hatta
bu müslümanlar, dînlerini bilmemeleri veya hevâ ve arzularına uymaları
veyahut da yaşadığımız çağın âdetlerine ve kâfir Avrupa'nın gelenek ve
göreneklerine ayak uydurarak yoldan çıkmaları sonucu dînî işlerde ve
dîne dâvet konusunda -kâfirlerden eziyet görmelerine rağmen- bu ölçünün
dışına çıkmışlardır.Zirâ müslümanların zelil olmaları, güçlerini
kaybederek zayıflamaları, yabancı güçlerin kendilerine hâkim olmaları
ve müslümanları sömürmelerinin sebepleri, bu davranışlardır.
Nitekim Allah Teâlâ konuda şöyle buyurmuştur:
((... إِنَّ اللهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْ... )) [ سورة الرعد من الآية: 11 ]
"Şüphesiz
ki bir toplum kendinde olan durumu değiştirmedikçe (Allah'ın
kendilerini emrettiklerini bırakıp O'nun emirlerine karşı gelmedikçe),
Allah da o toplumda olan hali (onlara bahşettiği nimeti) değiştirmez."
(Ra'd Sûresi: 11)
Müslümanlar, bu durumu keşke bilmiş olsalardı.
Bilinmesi gerekir ki, bu önemli ölçünün doğruluğuna delâlet eden
deliller, Kur'an ve sünnette pek çoktur. Kur'an'daki deliller mücmel
olmakla birlikte Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünneti,
-her zaman olduğu gibi- bu âyetleri açıklamaktadır.
Sekizincisi:
Hicabın, şöhret için giyilen elbise olmaması gerekir.
Çünkü Abdullah b. Ömer'in -Allah ondan ve babasından râzı olsun-
rivâyet ettiği hadiste, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle
buyurmuştur:
(( مَنْ لَبِسَ ثَوْبَ
شُهْرَةٍ فِي الدُّنْيَا أَلْبَسَهُ اللهُ ثَوْبَ مَذَلَّةٍ يَوْمَ
الْقِيَامَةِ، ثُمَّ أَلْهَبَ فِيهِ نَارًا.)) [ رواه أبو داود وابن ماجه
وأحمد ]
"Kim (dünyada dikkatleri
üzerine çeken) şöhret elbisesi giyerse, Allah ona kıyâmet gününde
(dünyadaki ameline karşılık olarak insanlar arasında onun zilletini
teşhir eden ve aşağılayan) zillet elbisesi giydirir. Sonra da (kıyâmet
gününde giydirmiş olduğu bu zillet elbisesinin içine alev verip) onu
alevli ateşte yakar." (Ebû Dâvud, İbn-i Mâce ve Ahmed) ("Müslüman
Kadının Hicabı"; s: 54-67)
Allah Teâlâ en iyi bilendir.
Muhammed Salih el-Muneccid
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
C.tesi Nis. 09, 2016 5:48 pm tarafından EN_NİSA
» selamun aleykum
Perş. Eyl. 10, 2015 10:52 am tarafından EN_NİSA
» Soru kandillerde oruç tutuyorum.......?
Ptsi Haz. 15, 2015 1:26 am tarafından EN_NİSA
» Kadir Gecesinin Fazileti
Cuma Haz. 12, 2015 5:52 pm tarafından EN_NİSA
» Yolcunun Oruç Tutmamasının Caizliği
Cuma Haz. 12, 2015 9:13 am tarafından EN_NİSA
» Ölünün Oruç Borcunu Velisinin Kaza Etmesi
Cuma Haz. 12, 2015 8:52 am tarafından EN_NİSA
» Ramazan Borcunun Kazası
Cuma Haz. 12, 2015 8:48 am tarafından EN_NİSA
» Oruçlunun Tedavi İçin Hacamat Yaptırması
Cuma Haz. 12, 2015 8:34 am tarafından EN_NİSA
» Oruçlunun Cünüp Olarak Sabahlaması
Perş. Haz. 11, 2015 10:34 am tarafından EN_NİSA
» Orucu unutarak bozan kimse ne yapmalıdır?
Perş. Haz. 11, 2015 10:25 am tarafından EN_NİSA
» İftarda Acele Etmenin Fazileti
Perş. Haz. 11, 2015 10:16 am tarafından EN_NİSA
» Sahur Yemenin ve Onu Geciktirmenin Fazileti
Perş. Haz. 11, 2015 10:14 am tarafından EN_NİSA
» Oruçlu Ne Zaman İftar Eder
Perş. Haz. 11, 2015 10:10 am tarafından EN_NİSA
» Oruca Ne Zaman Başlanacağı
Perş. Haz. 11, 2015 10:05 am tarafından EN_NİSA
» Ramazan Hilalinin Görülmesiyle Oruca Başlanır Şevval Hilalinin Görülmesiyle Bayram Yapılır
Perş. Haz. 11, 2015 9:59 am tarafından EN_NİSA