Kur'an ve Sünnet Işığında Müslüman Hanımlara Özel İslami Forum
بِسۡمِ ٱللهِ ٱلرَّحۡمَـٰنِ ٱلرَّحِيمِ


Essalamu Aleykum ve Rahmetullah ve Berekatu..

Bayan Kardeşlerimize Özel İslami paylaşım Sitemize Hoşgeldiniz..

Hayırlı Paylaşımlarda bulunmanız ve daha kaliteli Hizmetler için lütfen Üye olunuz..



En Nisa Forum ekibi..




Join the forum, it's quick and easy

Kur'an ve Sünnet Işığında Müslüman Hanımlara Özel İslami Forum
بِسۡمِ ٱللهِ ٱلرَّحۡمَـٰنِ ٱلرَّحِيمِ


Essalamu Aleykum ve Rahmetullah ve Berekatu..

Bayan Kardeşlerimize Özel İslami paylaşım Sitemize Hoşgeldiniz..

Hayırlı Paylaşımlarda bulunmanız ve daha kaliteli Hizmetler için lütfen Üye olunuz..



En Nisa Forum ekibi..


Kur'an ve Sünnet Işığında Müslüman Hanımlara Özel İslami Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
En son konular
» Kocası çoğu Zaman Namaz Kılmayan Bir Kadının Kocasıyla Olan Durumu Zinâ Sayılır Mı?
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyC.tesi Nis. 09, 2016 5:48 pm tarafından EN_NİSA

» selamun aleykum
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyPerş. Eyl. 10, 2015 10:52 am tarafından EN_NİSA

» Soru kandillerde oruç tutuyorum.......?
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyPtsi Haz. 15, 2015 1:26 am tarafından EN_NİSA

»  Kadir Gecesinin Fazileti
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyCuma Haz. 12, 2015 5:52 pm tarafından EN_NİSA

» Yolcunun Oruç Tutmamasının Caizliği
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyCuma Haz. 12, 2015 9:13 am tarafından EN_NİSA

» Ölünün Oruç Borcunu Velisinin Kaza Etmesi
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyCuma Haz. 12, 2015 8:52 am tarafından EN_NİSA

» Ramazan Borcunun Kazası
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyCuma Haz. 12, 2015 8:48 am tarafından EN_NİSA

» Oruçlunun Tedavi İçin Hacamat Yaptırması
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyCuma Haz. 12, 2015 8:34 am tarafından EN_NİSA

» Oruçlunun Cünüp Olarak Sabahlaması
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyPerş. Haz. 11, 2015 10:34 am tarafından EN_NİSA

» Orucu unutarak bozan kimse ne yapmalıdır?
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyPerş. Haz. 11, 2015 10:25 am tarafından EN_NİSA

» İftarda Acele Etmenin Fazileti
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyPerş. Haz. 11, 2015 10:16 am tarafından EN_NİSA

» Sahur Yemenin ve Onu Geciktirmenin Fazileti
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyPerş. Haz. 11, 2015 10:14 am tarafından EN_NİSA

» Oruçlu Ne Zaman İftar Eder
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyPerş. Haz. 11, 2015 10:10 am tarafından EN_NİSA

» Oruca Ne Zaman Başlanacağı
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyPerş. Haz. 11, 2015 10:05 am tarafından EN_NİSA

»  Ramazan Hilalinin Görülmesiyle Oruca Başlanır Şevval Hilalinin Görülmesiyle Bayram Yapılır
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  EmptyPerş. Haz. 11, 2015 9:59 am tarafından EN_NİSA


PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ

Aşağa gitmek

PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  Empty PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ

Mesaj tarafından EN_NİSA C.tesi Nis. 14, 2012 7:26 pm

Hazret-i Ali
(ALLAH ondan razı olsun), Hazreti Peygamber (ALLAH'ın salât ve selamı
Onun üzerine olsun)' i vasfettiği zaman, şöyle buyurdu:

Hazreti Peygamberin boyu ne çok kısa, ne de çok uzundu, orta boyluydu.
Ne kıvırcık kısa ne düz uzun saçlı; saçı, kıvırcıkla düz arasında idi.
Değirmi (yuvarlak) yüzlü, duru beyaz tenli, iri ve siyah gözlü, uzun
kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzluydu. Göğsü, ortadan karnına
kadar kılsızdı. İki avucu ve tabanları dolgundu. Yürüdüğü zaman, sanki
yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla ilerlerdi. Sağına ve soluna baktığında
bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında "Nübüvvet Mührü" vardı. Bu
Onun sonuncu peygamber oluşunun nişanesi idi. O, insanların en cömert
gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu, en arkadaş canlısıydı.
Kendilerini ansızın görenler Onun heybeti karşısında sarsıntı
geçirirler, fakat üstün vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise,
Onu her şeyden çok severlerdi.

Oturuş tarzları: Peygamberimiz (sav) kimseye darlık vermemek
için,ashab içinde ayaklarını uzatıp oturdukları vaki değildir.
Umumiyetle kıbleye müteveccih otururlardı. Yanlarına gelen misafirlerin
altına çoğu zaman sırtlarında ki abayı serer ve otururlardı. Bazen de
misafirlerine kendi minderlerini verirlerdi.

Konuşmaları: Peygamberimizin konuşmaları tatlı ve tesirli idi.
Söz söyledikleri zaman gür ve yüksek sesle, kelimeleri tane tane
söylerdi. Hatta dinleyenler sözlerini ezberleyebilirlerdi. Sözlerini
umumiyetle üç defa tekrar ederler,konuşma esnasında başını yukarıya
kaldırırlardı. Kimseye fena söz söylemez ve kimsenin sözünü kesmezdi.
Boş söz asla konuşmazlardı.

Peygamberimizin ilk zevceleri Hz. Hatice(ra) validemizin ilk kocasından
Hind adında bir oğlu vardı. Hz. Hind (ra) iyi bir hatipti. Hz. Hasan bir
gün Hind'e "Peygamberin konuşma tarzı nasıldı?" diye sormuş. O da:
"Peygamber daima düşünür ve sükutu ihtiyar ederlerdi. Lüzum hasıl
olmadıkça konuşmazlardı. Konuştukları zamanda her kelimeyi açık ve fasih
olarak söylerlerdi. Elleriyle işaret ettikleri zaman bütün kolunu
kaldırırlardı. Bir şeye taaccüb edince elini içeri çevirirlerdi. Bazen
bir şey söylerken iki elini birbirine çarparlardı. Söz esnasında latife
yaparak, gözlerini öne indirirlerdi. Nadiren güler,fakat ekseriya
tebessüm ederlerdi.
Bazı rivayetlere göre de Peygamberimiz hiçbir zaman kahkaha ile
gülmemişlerdi. Resul-i Ekrem hiddetli hallerinde de,normal zamanlarında
da daima hakkı söylerlerdi. Kendileri güzel konuşurlar ve güzel
konuşmayanlara da iltifat etmezlerdi. Konuşulması ve anlatılması gereken
bazı şeylere kinaye yolu ile işaret ederlerdi. Kendileri sustukları
zaman ashab konuşurlardı.

Giyinişleri: Resul-u Ekrem hazretleri giyinişlerinde muayyen bir
tarz takip etmezler; izar, rida,gömlek ve cübbeden ne bulurlarsa onu
giyerlerdi. Sade giyinmeyi severler,yeşil elbiseden hoşlanır ve ekseriya
beyaz giyerlerdi. Bazen işleme kaftan giydikleri de olurdu. Beyaz
tenlerine çok güzel yakışan atlastan bir kaftanları vardı. Elbiselerini
topuktan aşağı uzatmazlardı. Sarığının taylasanını omuzları arasına
sarkıtırlardı. Bazı rivayetlere göre Allah'ın Resulü Hulle-i humra
denilen,üzerinde kırmızı çizgiler bulunan yemen kumaşı kullanırlardı.
Resulullahın irtihalini müteakip Hz. Aişe O'nun son dakikaları esnasında
giydikleri elbiseyi halka göstermişlerdi. Bunlar yamalı bir örtü,el
dokuması sert bir entariden ibaretti. Peygamberimizin ayakkabıları
sandal şeklinde olup,bağları bağlanıp bu suretle ayaklarını tutarlardı.

Umumi adetleri: Peygamberimiz umumiyetle sağ eliyle iş görmeyi
severlerdi. Ayakkabılarını giyerken önce sağ ayakkabılarını giyerlerdi.
Camiye girerken önce sağ ayağıyla adım atarlar,şayet birşey dağıtacak
olursalar sağında bulunanlardan başlar ve bir iş yapacakları zaman
besmele çekerlerdi. Elbiseyi de önce sağdan giyerler,soldan
çıkarırlardı.
Hz. Enes(ra) diyorlar ki: "Resulullah(sav) bir gün evime gelerek su
istediler,ben de süt getirdim. O'nun solunda Hz. Ebubekir,önünde Hz.
Ömer,sağ tarafında da bir bedevi oturuyordu. Peygamberimiz sütü içtikten
sonra Hz. Ömer kabı Hz. Ebubekire uzatmak istemişti. Resul-u Ekremse
sağ tarafında bulunan bedeviye ikramını istemişti."
Peygamberimiz ashabı künyeleriyle çağırır çocuğu olan kadınlara da
künyeleriyle seslenirlerdi. Çocuğu olmayan kadınlara da bir künye bulur
ve öyle seslenirlerdi. Böylece herkesin gönlünü hoş ederlerdi.

Yemek yiyiş tarzları: Peygamberimiz zâhidane bir hayat
yaşadıklarından,bulduklarını yerler ve kalabalıkla yemekten zevk
duyarlardı. Yemeği yere diz çöküp,iki ayağı üzerine oturarak,besmele ile
yerlerdi. Sıcak yemek yemezle ve sıcak yemekte bereket olmayacağını
söylerlerdi. "Sıcak yemekte bereket yoktur. Allah-u Teala bize ateş
yedirmez. Öyle ise yemeği soğutun" buyurmuşlardır.
Bir gün Hz. Osman Rasulullah'a palûze yemeği getirdi. Resul-u Ekrem
yemeği yedikten sonra "Bu nedir ve nasıl yapılır?" diye sordu. Hz. Osman
"anam babam sana feda olsun ya Resulullah! Yağ ile balı tavaya koyar
ateşle eritiriz. Sonra buğday ununun özünü alır,tavaya dökeriz. Sonra
katılaşıncaya kadar karıştırırız. Sonra gördüğünüz gibi helva olur."
dedi. Peygamber de " gerçekten güzel yemek " buyurdular.
Allah Rasulü elenmemiş arpa unundan yapılan ekmeği yerler,salatalığı da
taze hurma ve tuz ile yerlerdi. Su içerken üç kerede içmeyi adet
edinmişlerdi. Her defasında besmele ile başlar ve hamd ile bitirirlerdi.
Cemaat için su veya süt içtiklerinde kabı hemen sağındakine
verir,böylece devretmesini arzu ederlerdi. İçtikleri kaba
üflemezler,nefes vermezlerdi. Kabı uzaklaştırdıktan sonra nefes alır
veya verirlerdi. Evin içinde bir cariyeden daha utangaç hareket
ederler,yemek istemezler;ancak sofra kurulursa yerlerdi. Yedirilinden
yer,içirilinden içerdi. Yiyecek ve içeceği bizzat kendisi aldıkları da
olurdu.

Yolculuk esnasında adetleri: Peygamberimiz cihad ve umre için
yola çıktıkları zaman,kendilerine refakat edecek zevcelerini de kura ile
tayin ederlerdi. Peygamber umumiyetle perşembe günleri yola çıkmaktan
hoşlanırlar,sabah erkenden yola çıkmayı tercih ederlerdi. Bineğine
binerken" Bismillah" derler,üzerine yerleşince üç defa tekbir
getirerek,hamd ederlerdi. Yolda tepeye çıktıkça tekbir, yokuş indikçe de
tesbih ederlerdi. Yolculuktan dönünce önce camiye giderler,iki rekat
namaz kılarlar,sonra evlerine giderek aileleriyle görüşürlerdi.
Allah Rasulü yolda yürürken sağa sola bakmadan,adeta bir yokuştan aşağı
iner gibi kolaylık ve süratle yürürlerdi. Yürüme esnasında küçük fakat
sık adım atarlardı. Yanlarında gidenler çoğu zaman geri kalır veya
güçlükle yetişebilirlerdi. Bir şeye veya bir yere bakmak icap ederse
bütün vücutları ile dönüp öyle bakarlardı.

Hz. Ali'nin (r.a.) beyanına göre Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.):

* Uzuna yakın orta boylu, iri kemikli, iri yapılı, güçlü kuvvetli ve yakışıklı bir insandı.
* Cildi yumuşak, teni kırmızıya çalan beyazdı.
* Kirpikleri siyah ve uzundu.
* Gözleri kara ve büyükçe idi.
* İki kaşının arası açık, fakat kaşları birbirine yakındı.
* Saçları ne dümdüz ne de kıvırcıktı.
* Sakalı sık ve bir tutamdı.
* Büyük başlı ve hilâl kaşlıydı.
* Alnı yüksek, burnu çekme, boynu uzun, göğsü genişti.
* Karnı ile göğsü bir idi, şişman değildi. Zayıf da değildi, sıkı etliydi.
* Ayaklarının altı çukur idi; düz taban değildi.
* Gözleri uzağı görür, kulakları uzaktan ses alırdı.
* Ağızları genişçe idi.
* Dişleri sıktı.
* Yüzünün bütün çizgileri görünürdü.
* Omuzları etli, omuz kemikleri enliydi.

***

Ebu Hureyre (r.a.) Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.)'i tanıtırken şu vasıflarla vasfetmişti:
* Peygamberimiz Efendimiz, orta boylu idi, fakat uzuna daha yakındı.
* Beyaz tenli idi.
* Sakal kılları siyahtı.
* Dişleri çok güzeldi.
* Gözlerinin kirpikleri sık ve uzundu.
* İki omuz arası genişti.
* Yanakları ne şişkin ne de çöküktü.
* Ayağının bütünüyle yere basardı.
* Bütün vücuduyla öne döner ve bütün vücuduyla arkaya dönerdi.
* Ne O'ndan önce ve ne de O'ndan sonra güzellikte O'nun gibisini görmedim.

***

Sahâbe-i Kiram'dan Câbir bin Semure (r.a.) de Efendimiz Aleyhisselât-u Vesselam'ın fiziki halini şu vasıflarla tanıtmıştır.
Demiştir ki:
* Ben mehtaplı bir gecede Peygamber Aleyhisselam'ı gördüm. Üzerinde bir
cübbe vardı. Rasulüllah'ın nurlu yüzü ile ay'ın yüzünden hangisinin daha
güzel olduğunu tesbit etmek maksadıyla önce Allah'ın Rasûlünün yüzüne
baktım; daha sonra da ay'ın yüzüne baktım. Vallahi bana göre,
Peygamberimiz Efendimizin o mübârek yüzleri Ay'dan çok daha güzeldi.


***

Sahâbe'den Berâ bin Azib (r.a) de Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimizi şöyle vasfetmiştir:
* Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) orta boylu idi.
* İki omuzlarının arası genişçe idi.
* Mübarek başlarından omuzlarına doğru uzanan saçları, kulak yumuşağına kadar inerdi.
* Peygamber Aleyhisselam (s.a.v.) o kadar güzeldi ki, ben ondan daha güzel bir kimse görmedim.

***

Kaynaklar:
1- Tirmizi, Şemail ve Menakıb h. 3638

2- Nesai, 8/183

3- Müslim, Fezail b. 91-93

4- Buhari Libas: 7/57-58; menâkıb: 4/164-165

5- Edebu'l Müfret: 2/520, 659
EN_NİSA
EN_NİSA
Forum Sahibi
Forum Sahibi

Aktiflik :
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  Left_bar_bleue999 / 999999 / 999PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  Right_bar_bleue


Mesaj Sayısı : 862
Puan : 2627
Kayıt tarihi : 31/03/12

http://ennisa.forum-express.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  Empty Geri: PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ

Mesaj tarafından EN_NİSA Paz Nis. 15, 2012 7:56 am

Peygamberimiz
(s.a.v) efendimizin mübarek vücutlarında toplanan ve Bâtınî
güzelliklerine delalet eden zâhiri güzellikler; hiçbir kimsenin
vucudunda toplanmamıştır. Hatta İmam-ı Kurtubî rivayet eder ki;
Nebiyy-i muhterem( s.a.v) efendimizin cemalinin güzelliği temamen ortaya
çıkmamıştır. Eğer dış görünüşünün bütün güzelliği görünür olsaydı,
sahabe-i kiram ona bakmaya takat getiremezlerdi.

Cabir bin Semüre (r.a)
demiştir ki; bir mehtaplı gecede âlemin güneşi efendimizi (s.a.v)
gördüm. Üzerlerinde kırmızı alacadan bir hulle vardı. Nebi (s.av) in
nurlu yüzü ile aydan hangisinin güzelliği daha fazla diye; bir kere
Rasulullah (s.a.v) in nurlu yüzüne, bir kere de ayın yüzüne bakmaya
başladım. Allah’a yemin ederim ki, benim yanımda Nebiyy-i muhterem
hazretlerinin saadetli yüzü aydan daha güzel idi.

Enes bin Mâlik (r.a) demiştir ki; ’’Rasulullah( s.a.v) efendimiz
hazretlerinin boyu, çok uzun ve kısa arasında orta halli idi.’’ Bu
ifadeden anlaşılan Rasul-ü Ekrem efendimizin uzuna yakın olduğuna işaret
edilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v) efendimize bakan kimse ilk bakışta
onu orta boylu zannederdi.Fakat bakışını derinleştirdiği zaman Onun
uzuna yakın olduğuna hükmederdi. Beyhakî ve İbn-ü Asakîr rivayet ettiler
ki; Rasul-ü Ekrem (s.a.v) kiminle beraber yürüse o kimseden uzun
görünürdü. İki uzun kimse arasında bulunsa ikisinden de uzun görünürdü.
Tek başına olduğu zaman orta boylu görünürdü.

Yine rivayet edilmiştir
ki; Hazret-i Fahr-i âlem bir mecliste oturduğu zaman mübarek omuzları o
mecliste oturan kimselerin omuzlarından yüksek görünürdü. Bu durum;
Peygamberimiz (s.a.v) efendimizin mucizelerinden bir mucize idi. Bu
mucize ile şu geçek anlatılmak isteniyordu; dış ve maddî görünüşü
itibariyle ümetinden herhangi bir ferd Ona denk olamadığı gibi yaşayış
ve mana itibariyle de hiçbir kimse ona denk değildir. Sahabeden Bera’
bin Âzib Peyğamberimiz (s.a.v) efendimizin güzelliğini anlatırken:
’’Asla Ondan daha güzel bir kimse görmedim’’ sözüyle ifade etmiştir.

Rasul-ü Ekrem (s.a.v) efendimizin mübarek tenlerin rengi, ne kireç gibi
beyaz ve ne de esmer idi. Kırmızı ile karışık beyazdı. Anber kokulu
saçları, ne tememen düz ve nede kıvırcık idi. Düz ile kıvırcık arasında
vasat bir güzellikteydi. Mübarek başından omuzlarına doğru sarkmış olan
gür saçları; bazen iki kulağının yumşağına kadar uzanır, bazen da
kulaklarının yarısına kadar vâsıl olurdu. Bir başka rivayette ise
omuzlarına kadar uzardı. Nebiyy-i Ekrem( s.a.v) âhirete göç ettiklerinde
mübarek başlarında ve sakallarında yirmiden az beyazlık bulunuyordu.
Peygamberimiz (s.a.v) in iki omzunun arası geniş idi. Bu;O’nun seçkin ve
efendiliğinin bir nişanesi idi.

Buharî’nin Hz Ali (r.a) den rivayetinde,Hz Ali (r.a) Onun emsalsiz vucut
güzelliğini şöyle anlatıyor: ’’Nebiyy-i zî-şân (s.a.v) orta boylu,
mübarek elleri ve ayakları büyük idi. (Bilindiği gibi el ve ayakların
iriliği erkeklerde ğüzellik ve övgü vesilesi kadınlarda ise tam
tersidir.) Omuz, diz ve bilek mafsallarındaki kemikleri de iri idi. (Bu
kemiklerin iriliği onun çok kuvvetli olduğunun bir alametidir) Mübarek
göğüsleri pek fazla kıllı olmayıp göğüs kılları ince bir hat halinde
göbegine kadar ulaşırdı. Yürüyüşlerinde sanki yüksek bir yerden aşağıya
inen kimse gibi bir miktar öne eğilerek yürürlerdi. Ondan önce ve Ondan
sonra Ondan daha güzel bir kimse görmedim’’ sözleriyle O yüce nebinin
eşsiz güzelliğe işaret ediyordu.

Peygamberimiz (s.a.v) efendimizin pek kıymetli torunu, Hz Ali (r.a) nin
oğlu İmam Hüseyin (r.a) rivayet ediyor; dedi ki: ’’Annem Fatıma-t-üz
Zehra (r.anha) nın anne bir kardeşi, dayım Hind bin Ebî Hâle’den Resul-ü
Ekrem (s.a.v) in hılye-i saadetlerinden sordum. Hind (r.a) Rasul-ü
Ekrem (s.av) efendimizin terbiyesi altında büyüdüğü için O’nun
sıfatlarına hakkıyle vâkıf ve ârif idi. Ondan bana bir şeyler
anlatmasını çok arzu ediyordum. Taki Ona âit sıfatları hayalimin
hazinesinde saklayıp o ahlaklarla ahlaklanayım. Hz Hasan (r.a)
Peygamberimiz Âhirete göç ettiklerinde temyiz yaşına ulaşmadığı için
bizzat kendisi Onun mübarek sıfatlarının tamamını muhafazaya güç
yetirememişti.

Bu cihetle dayısına sorarak öğrenmek istiyordu. Nitekim
aynı sualleri babsı hz Ali’ye tevcih etmişti. Hz Hind peygamberimiz
(s.a.v) efendimizi Hz Hasan’a (r.a) şu şekilde tavsif etti: ’’Rasul-ü
Ekrem (s.a.v) haddi zatında kadr-ü değeri büyük, insanların gönlünde
muazzam, kemalat ve yücelik dolu cemaline bakan kimselerin kalbinde çok
büyük ve yüce idi. Yüzü,ayın on dördü gibi pırıl pırıl parlardı. Orta
boyludan uzunca, zaif uzun boyludan kısa ve orta boylu idi. Mübarek
saçları, kıvırcık ile düz arası idi. Saçları kendi kendine iki bölük
olduğunda,o halde bırakır ve başlarının iki yanına salıverir
toplamazlardı.

Eğer mübarek saçları kendi kendine iki bölük olmazsa; bu
durumda mübarek saçlarını ayırıp iki tarafına salmazlar, toplu bulunduğu
hal üzere bırakırlardı. Tenlerinin rengi kırmızılık karışmış beyaz idi.
Mübarek alınları ve alınlarının iki tarafı açık ve geniş idi.
Nebiyy-i zî şân’ın kaşları, yay gibi, uzun olup, ucu zahiren birbirine
bitişik, gerçekte ince bir hatla ayrı gözüne kadar uzanmış idi. Rasul-ü
Ekrem( s.a.v) efendimizin iki kaşı arasında bir damar vardı ki; gadab o
tamarı harekete geçirdiği zaman o damar meydana çıkardı.

Gadab vaktinin
dışında bu damar gözükmezdi. Mübarek burunlarının (üst tarafı, yani)
kaşları tarafı birazca yüksek, üstü ince idi. Burnu üzerinde bir nur
vardıki; burnunun üzerine hâkim duruyordu. (Burnun direğinin ortası
yüksek, üst tarafı düz ve uc tarafı alçakca olana Araplar ‘eşem’derler)
Rasul-ü Ekrem( s.a.v) efendimizin mübarek burunlarına dikkatle
bakmayanlar onu ilk bakışta eşem sanarlardı. Halbuki yukarıda da işaret
edildiği gibi Nebiyi zi-şan eşem degil ‘akna’idi. (Akna: Burnun üst
tarafının yüksece olması anlamınadır.)

Peygamberimiz
(s.a.v) efendimizin sakal-ı şerifleri büyükce; her tarafı birbirine
uygun, ne düz ne de dıraz idi. Mübarek yanakları yumru olmayıp düz idi.
Mübarek ağızları geniş, ön dişleri seyrekce idi. Rasul-ü Ekrem
(s.a.v) efendimizin mübarek göğüslerinden saadetli göbeğine kadar ince
hat gibi kıllar var idi. Rasul-ü Ekrem (s.a.v) efendimizin bütün
âzaları mutedil, şerefli vücutlarında olan mübarek etleri sık olup
sarkmış değildi. Özetle ifade edecek olursak, Rasul-ü zi şân
efendimizin vucut etleri semizlikle zaiflik arasında idi.

Mübarek
karınları ile göğsü düz; yani aynı hizada olup mübarek göğüsleri geniş
idi. Geçen rivayetlerde de işaret edildiği gibi iki omuz arası geniş,
mafsalları toplayan kemikleri iri idi. Mübarek âzaları, elbisesini
çıkardiğı zaman gâyet nurlu pırıl pırıl parlardı. Vücudunda; mübarek
iki memeleri ve karnında, göksünden göbeklerine varıncaya kadar ince bir
hat gibi uzanmış olan kıllardan başka kıl yok idi. Rasul-ü Ekrem
(s.a.v) efendimizin kollarında, omuzlarında ve göksünün üst taraflarında
çok kıl vardı. Bileğinin iki yanında bulunan yumru kemikleri uzun el
ayası geniş idi.

(Malum olduğu üzre,el yasının genişliği cömertlik
alametidir) Resul-ü Ekrem (s.a.v) efendimizin mübarek ellerinin ve
ayaklarının parmakları kalın elleri ve ayakları büyükce; mübarek
parmakları mutedil olmak üzere uzunca idi. Mübarek ayaklarının altı
yerden yüksekce, üst kısmı düz olup üzerlerinde kir yarık ve yırtık yok
idi. Resul-ü Ekrem (s.a.v) efendimizin mübarek ayaklarının eti hafif,
üstü ziyade düz olduğundan su dökülse üstünde durmayıp iki tarafına akıp
giderdi. Yürüdükleri zaman ayaklarını yerden kuvvetle kaldırırlar,
istedikleri tarafa yönelirler, sağ ve sollarına meyletmiyerek bir miktar
ön tarafa doğru eğilirlerdi. Rasul-ü zi şân efendimiz yürürken
ayaklarını yere vurmadan vakar, sükünet ve tavazu ile yürürlerdi.
Yürüyüşleri süratli adımları uzun idi. Sanki yer ayakları altında
dürülürdü.

Yürüyüşleri süratli, adımları uzun olmakla birlikte,
yürüyüşleri vakar üzre olup acele değildi. Resul-ü Ekrem ( s.a.v)
efendimiz bir şeye teveccüh ettikleri zaman, bütün beden, endam ve
tenleri ile yönelirlerdi. Sebebsiz etrafına bakınmaz, ön taraflarına
nazar ederdi. Yer yüzüne bakışları gök yüzüne bakışlarından daha çok
idi. Yer yüzüne bakışları nihayet tavazuları, ziyade hudu’ ve
huşularından ve Cenab-ı Haktan ziyade hayalarından dolayı idi. Resul-ü
Ekrem (s.a.v) efendimizin mubah olan şeylere yüce bakışları göz ucu ile
idi. Ashab-ı kiramı ile beraber yolculuk ettikleri zaman, ashab-ı
kiramını korumak ve himaye etmek; zaiflerini gözetmek ve fakirlerine
yardımcı olmak için kendileri hepsinin ardınca yürürler, karşılaştığı
kimselere selamı ilk önce kendileri verirlerdi. (Bu şekilde ilk önce
selam vermek tavazu sahiplerinin âdetidir.)

İbn-ü Abbas (r.anhüma) nın rivayetinde, Rasulullah (s.a.v) efendimizin
şemâilinden yukarıda geçen rivayette tafsil edilmeyen mübarek dişleri
hakkında ise şöyle demiştir: ’’Rasulullah (s.a.v) efendimizin ikisi
üstünde ikisi altında olan dört mübarek ön dişleri seyrekce ve gâyet
berrak olduğundan; konuştukları zamanda o dişler inciler gibi görünüp
aralarından nur çıkardı.

Nübüvvet mührü hakkında gelen rivayetler ise yukarda naklettiğimiz
rivayetler gibi Muhammed Râif efendinin Muhtasar şemâil-i Şerif
tercemesinde şöyle anlatılmaktadır: Hatem-ül Enbiya (s.a.v) efendimizin
geçmiş semavi kitaplarda nübüvvet mührü ile sıfatlanması ve ehl-i kitap
yanında Âhir zaman peygamberinin nübüvvet mührü ile belli olmasından,
mübarek cisimlerinde nübüvvet mührü ortaya çıkmıştır. Sahabe-i kiramdan
Sâib bin Zeyd (r.a) dan mervidir ki şöyle dediler: ’’Hâlem beni alıp
Peygamber (s.a.v) in huzuruna götürdü ve ’’Ya resulellah!
Hemşirezademin ağrısı var dedi. Rasulullah (s.a.v) lutfen seâdetli
elleriyle benim başımı sığadı, benim için bereketle duâ buyurdu ve
abdest aldı. Derhal benden acı son buldu. Hazreti peygamber (s.a.v) in
abdest suyunun geri kalanından içtim ve edebe riâyet için mübarek
arkaları tarafına durup nübüvvet mührüne baktım.

O nübüvvet mührü, o
saadetli cismin iki kürekleri arasında idi. Damat ve gelin için olan
cebinliğin düğmesi mikdarı idi. (Bu düğmeler gümüşden veya ibrişimden
keklik yumurtası büyüklügünde olur) Cabir (r.a) ın rivayetinde ise Hz
Cabir Nübüvvet mührünü şu şekilde açıklamaktadır: ’’Ben rasulullah
(s.a.v) efendimizin iki omuzu arasında bulunan Nübüvvet mührünü gördüm,
Kırmızıya çalar güvercin yumurtası büyüklüğünde bir ben idi.’’


ALINTI
EN_NİSA
EN_NİSA
Forum Sahibi
Forum Sahibi

Aktiflik :
PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  Left_bar_bleue999 / 999999 / 999PEYGAMBER EFENDİMİZİN S.A.V. ŞEMAİLİ  Right_bar_bleue


Mesaj Sayısı : 862
Puan : 2627
Kayıt tarihi : 31/03/12

http://ennisa.forum-express.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz