En son konular
YALANIN ZARARLARI
1 sayfadaki 1 sayfası
YALANIN ZARARLARI
Yalandan mutlaka kaçın! Çünkü yalan; bilinen şeyler hakkındaki tasavvur ve
düşünceni ifsad eder.Buna ilâve olarak; bu bilinen şeylerin insanlara karşı şeklini de ifsad
eder. Çünkü yalan; olmayan bir şeyi mevcut, mevcut olan bir şeyi yok, bâtılı hak, hakkı
bâtıl olarak, hayrı şer ve şerri de hayır olarak gösterir. Dolayısıyla yalan, bir cezâ olarak,
sahibinin düşünce ve ilmini ifsad eder.
Üstelik bu yalan, aldatılıp kendisine bağlanılan karşıdaki insanın nefsinde şahsında
tasavvur eder. Dolayısıyla onun düşünce ve ilmini ifsad eder.
Yalancı kimsenin nefsi, mevcut olan hakikatten yüz çevirmiş, yokluğa doğru gitmiş ve
bâtıldan etkilenmiştir.Yalancının tasavvur etme gücü ve irâdeye bağlı her fiilin kökü olan
ilim gücü ifsada uğradığı zaman, bu fiilleri de ifsada uğrar. Bu defa yalanın hükmü onlara
sirâyet ediverir ve tıpkı yalanın kökü ve çıkış yerinin dil olduğu gibi, kişinin her yerinde
bu yalan ortaya çıkmaya başlar.Artık bu durumda dilinden ve amellerinden hiçbir fayda
görmez.Bunun içindir ki yalan, her kötülüğün temelidir.
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz yalan (sahibini) günahlara (dosdoğru yoldan sapmaya) götürür.
Günahlar da (sahibini) ateşe (cehenneme) götürür (iletir).("Buhârî, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizî farklı lafızlarla rivâyet etmişlerdir.)
İmam Mâlik'in rivâyet ettiği hadisin lafzı ise şöyledir:
Abdullah b. Mes'ud -Allah ondan râzı olsun- şöyle derdi:
"(Söz ve fiillerinizde) doğru olun (doğruluktan ayrılmayın). Çünkü doğruluk,
(sahibini) iyiliğe götürür. İyilik de (sahibini) cennete götürür.Yalandan kaçının. Çünkü
yalan, yalan (sahibini) günahlara (dosdoğru yoldan sapmaya) götürür. Günahlar da
(sahibini) ateşe (cehenneme) götürür.(Doğru sözlü kimse için): Doğru söyleyerek iyilik
kazandı (işledi), (yalancı kimse için de): Yalan söyleyerek dosdoğru yoldan saptı (günah
işledi), denildiğini bilmez misin?"İmam Mâlik; ("Muvattâ; hadis no: 1814. Dâru'n-Nefâis baskısı.)
Yalan, ilk olarak insanın nefsinden diline sirâyet eder ve onu ifsad eder. Daha sonra
vücudun diğer azalarına sirâyet ederek o azaların bütün amellerini ifsad eder. Tıpkı dile
sirâyet etmesiyle sözlerini ifsad etmesi gibi.Artık yalan; kişinin sözlerine, amellerine ve hâlininin geneline hâkim olur, fesadı onda sağlam hâle getirir.
Eğer Allah Teâlâ bu kimseye, içerisindeki yerleşmiş yalan maddesini çıkartıp atacak doğruluk ilacını nasip
etmezse, o takdirde bu yalan hastalığı bu kimsede kökleşecektir.
İşte bunun içindir ki kalp amellerinin hepsinin temeli, doğruluk olmuştur.
Bu amellerin zıtları olan riyâ/gösteriş, kendini beğenmişlik, kibir, övünme,
büyüklenme, tepeden bakma, acziyet, tembellik, erinmek ve buna benzer diğer özelliklere gelirsek; bunların temeli de yalan olmuştur.
Dolayısıyla görünen veya görünmeyen (zâhirî veyâ bâtınî) her salih amelin kaynağı,
doğruluktur. Görünen veya görünmeyen (zâhirî veyâ bâtınî) her bozuk (fâsid) amelin
kaynağı da, yalan olmuştur.
Allah Teâlâ yalancıyı, maslahatlarından ve menfaatlerinden uzak tutarak
cezalandırmakta, doğru sözlü olanı ise, hem dünya, hem de âhiret maslahatlarını
düzeltebilmesine yardımcı olarak mükâfatlandırmaktadır. Nitekim kişinin dünya ve âhiret
maslahatlarının düzelmesi doğruluk sebebiyle olurken, dünya ve âhiret maslahatlarının
bozulması ve zarar uğraması da, yalan sebebiyle olmaktadır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Ey îmân edenler! Allah'tan korkun ve (her işlerinde) doğru olanlarla beraber olun.("Tevbe Sûresi: 119.)
Allah Teâlâ yine şöyle buyurmuştur:
"Allah buyurdu ki: Bu, doğru söyleyenlerin doğruluklarının fayda verdiği gündür.
Onlara, altından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır. Allah, onlardan
râzı olmuş, onlar da O'ndan râzı/hoşnut olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş, budur.(Mâide Sûresi: 119.)
Allah Teâlâ yine şöyle buyurmuştur:
"Onların vazifesi itaat etmek ve güzel söz söylemektir.Bunun için iş ciddileşince,
(îmân ve amelde) Allah'a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı
olurdu." (Muhammed Sûresi: 21.)
Allah Teâlâ yine şöyle buyurmuştur:
"Bedevilerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve
Rasûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara (dünyada
öldürülmek, âhirette de cehennem ateşiyle) acıklı bir azap isabet edecektir."
(Tevbe Sûresi: 90.)
....................
alıntı
düşünceni ifsad eder.Buna ilâve olarak; bu bilinen şeylerin insanlara karşı şeklini de ifsad
eder. Çünkü yalan; olmayan bir şeyi mevcut, mevcut olan bir şeyi yok, bâtılı hak, hakkı
bâtıl olarak, hayrı şer ve şerri de hayır olarak gösterir. Dolayısıyla yalan, bir cezâ olarak,
sahibinin düşünce ve ilmini ifsad eder.
Üstelik bu yalan, aldatılıp kendisine bağlanılan karşıdaki insanın nefsinde şahsında
tasavvur eder. Dolayısıyla onun düşünce ve ilmini ifsad eder.
Yalancı kimsenin nefsi, mevcut olan hakikatten yüz çevirmiş, yokluğa doğru gitmiş ve
bâtıldan etkilenmiştir.Yalancının tasavvur etme gücü ve irâdeye bağlı her fiilin kökü olan
ilim gücü ifsada uğradığı zaman, bu fiilleri de ifsada uğrar. Bu defa yalanın hükmü onlara
sirâyet ediverir ve tıpkı yalanın kökü ve çıkış yerinin dil olduğu gibi, kişinin her yerinde
bu yalan ortaya çıkmaya başlar.Artık bu durumda dilinden ve amellerinden hiçbir fayda
görmez.Bunun içindir ki yalan, her kötülüğün temelidir.
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz yalan (sahibini) günahlara (dosdoğru yoldan sapmaya) götürür.
Günahlar da (sahibini) ateşe (cehenneme) götürür (iletir).("Buhârî, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizî farklı lafızlarla rivâyet etmişlerdir.)
İmam Mâlik'in rivâyet ettiği hadisin lafzı ise şöyledir:
Abdullah b. Mes'ud -Allah ondan râzı olsun- şöyle derdi:
"(Söz ve fiillerinizde) doğru olun (doğruluktan ayrılmayın). Çünkü doğruluk,
(sahibini) iyiliğe götürür. İyilik de (sahibini) cennete götürür.Yalandan kaçının. Çünkü
yalan, yalan (sahibini) günahlara (dosdoğru yoldan sapmaya) götürür. Günahlar da
(sahibini) ateşe (cehenneme) götürür.(Doğru sözlü kimse için): Doğru söyleyerek iyilik
kazandı (işledi), (yalancı kimse için de): Yalan söyleyerek dosdoğru yoldan saptı (günah
işledi), denildiğini bilmez misin?"İmam Mâlik; ("Muvattâ; hadis no: 1814. Dâru'n-Nefâis baskısı.)
Yalan, ilk olarak insanın nefsinden diline sirâyet eder ve onu ifsad eder. Daha sonra
vücudun diğer azalarına sirâyet ederek o azaların bütün amellerini ifsad eder. Tıpkı dile
sirâyet etmesiyle sözlerini ifsad etmesi gibi.Artık yalan; kişinin sözlerine, amellerine ve hâlininin geneline hâkim olur, fesadı onda sağlam hâle getirir.
Eğer Allah Teâlâ bu kimseye, içerisindeki yerleşmiş yalan maddesini çıkartıp atacak doğruluk ilacını nasip
etmezse, o takdirde bu yalan hastalığı bu kimsede kökleşecektir.
İşte bunun içindir ki kalp amellerinin hepsinin temeli, doğruluk olmuştur.
Bu amellerin zıtları olan riyâ/gösteriş, kendini beğenmişlik, kibir, övünme,
büyüklenme, tepeden bakma, acziyet, tembellik, erinmek ve buna benzer diğer özelliklere gelirsek; bunların temeli de yalan olmuştur.
Dolayısıyla görünen veya görünmeyen (zâhirî veyâ bâtınî) her salih amelin kaynağı,
doğruluktur. Görünen veya görünmeyen (zâhirî veyâ bâtınî) her bozuk (fâsid) amelin
kaynağı da, yalan olmuştur.
Allah Teâlâ yalancıyı, maslahatlarından ve menfaatlerinden uzak tutarak
cezalandırmakta, doğru sözlü olanı ise, hem dünya, hem de âhiret maslahatlarını
düzeltebilmesine yardımcı olarak mükâfatlandırmaktadır. Nitekim kişinin dünya ve âhiret
maslahatlarının düzelmesi doğruluk sebebiyle olurken, dünya ve âhiret maslahatlarının
bozulması ve zarar uğraması da, yalan sebebiyle olmaktadır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Ey îmân edenler! Allah'tan korkun ve (her işlerinde) doğru olanlarla beraber olun.("Tevbe Sûresi: 119.)
Allah Teâlâ yine şöyle buyurmuştur:
"Allah buyurdu ki: Bu, doğru söyleyenlerin doğruluklarının fayda verdiği gündür.
Onlara, altından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır. Allah, onlardan
râzı olmuş, onlar da O'ndan râzı/hoşnut olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş, budur.(Mâide Sûresi: 119.)
Allah Teâlâ yine şöyle buyurmuştur:
"Onların vazifesi itaat etmek ve güzel söz söylemektir.Bunun için iş ciddileşince,
(îmân ve amelde) Allah'a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı
olurdu." (Muhammed Sûresi: 21.)
Allah Teâlâ yine şöyle buyurmuştur:
"Bedevilerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve
Rasûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara (dünyada
öldürülmek, âhirette de cehennem ateşiyle) acıklı bir azap isabet edecektir."
(Tevbe Sûresi: 90.)
....................
alıntı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
C.tesi Nis. 09, 2016 5:48 pm tarafından EN_NİSA
» selamun aleykum
Perş. Eyl. 10, 2015 10:52 am tarafından EN_NİSA
» Soru kandillerde oruç tutuyorum.......?
Ptsi Haz. 15, 2015 1:26 am tarafından EN_NİSA
» Kadir Gecesinin Fazileti
Cuma Haz. 12, 2015 5:52 pm tarafından EN_NİSA
» Yolcunun Oruç Tutmamasının Caizliği
Cuma Haz. 12, 2015 9:13 am tarafından EN_NİSA
» Ölünün Oruç Borcunu Velisinin Kaza Etmesi
Cuma Haz. 12, 2015 8:52 am tarafından EN_NİSA
» Ramazan Borcunun Kazası
Cuma Haz. 12, 2015 8:48 am tarafından EN_NİSA
» Oruçlunun Tedavi İçin Hacamat Yaptırması
Cuma Haz. 12, 2015 8:34 am tarafından EN_NİSA
» Oruçlunun Cünüp Olarak Sabahlaması
Perş. Haz. 11, 2015 10:34 am tarafından EN_NİSA
» Orucu unutarak bozan kimse ne yapmalıdır?
Perş. Haz. 11, 2015 10:25 am tarafından EN_NİSA
» İftarda Acele Etmenin Fazileti
Perş. Haz. 11, 2015 10:16 am tarafından EN_NİSA
» Sahur Yemenin ve Onu Geciktirmenin Fazileti
Perş. Haz. 11, 2015 10:14 am tarafından EN_NİSA
» Oruçlu Ne Zaman İftar Eder
Perş. Haz. 11, 2015 10:10 am tarafından EN_NİSA
» Oruca Ne Zaman Başlanacağı
Perş. Haz. 11, 2015 10:05 am tarafından EN_NİSA
» Ramazan Hilalinin Görülmesiyle Oruca Başlanır Şevval Hilalinin Görülmesiyle Bayram Yapılır
Perş. Haz. 11, 2015 9:59 am tarafından EN_NİSA